bir alman olan schliemann kendisini truva'nın varisi olarak görüyordu. karısı yunan'dı. adı sopia.
schliemann da kendisini bir yunan olarak görmüş, öldükten sonra yunanistan'a defnedilmiş hatta adına anıtmezar yapılmıştır.
truva hazinelerinin büyük kısmı schliemann tarafından satılmış, bir kısmı da almanya'da müzelerde sergilenmiş.
lakin 2. dünya savaşı sonrası berlin'in sovyet hakimiyetine girmesi ile pek çok tarihi eserlerle truva hazineleri de rusların eline geçmiş ve hermitage ve puşkin müzelerine götürülmüştür.
işte bizim truva hazinelerinin büyük bölümü bugün moskova'daki puşkin müzesindedir.
schliemann truva kazılarına başlarken osmanlı ile yaptığı anlaşmada kazılarda çıkarılacak hazinelerin 4'te 3'ünün osmanlı devletine bırakılacağı yazmakta.
oysa schliemann'ın osmanlı'ya bıraktığı ne bir hazine var, ne de tarihi eser.
bu eserlerin tamamı çalınmış eserler.
yani izinle değil, hırsızlıkla yurtdışına çıkarılmış.
lakin rusya bunları vermeyi reddediyor, zira ruslar "biz bunları türkiye'den kaçırmadık, berlin'den getirdik" diyorlar.
bu yüzden bir şey yapamıyoruz.
şimdi bu aralar hazır rusya ile aramız iyiyken, tayyip erdoğan ile putin arasından su sızmıyorken, şu truva hazinelerini bir kez daha istesek mi?