rusça'da çalışma ve ıslah kampları baş idaresi harflerinin kısaltılmışı olan ve 1923 ile 1956 arasında "topluma yeniden kazandırma merkezleri" olarak geçen kamplardır. öncelikle bu tanımı net olarak koymakta fayda var. bu kamplar hakkında çıkan en önemli söylentiler ise soljinetsin ile cia sovyetler birliği uzmanı robert conquest'in verdikleri rakamlardır. bir takım tarihçilerinde soğuk savaş boyunca katıldıkları tartışmalar sonucunda bu kamplara atılan kişi sayısının 20 ila 60 milyon değiştiği belirtilmiş ve ölü sayısınında aşağı yukarı böyle olduğu söylenmiştir. ancak ne yazık ki verilen sayılar bir türlü tutmamaktadır.
son dönemlerde aşağı yukarı 18 milyon civarında kişinin bu kamplarda zor koşullar altında çalışmaktan öldüğü söylenmektedir. o döneme bakacak olursak sovyetler birliği büyük bir savaştan çıkmış ve 20 milyon vatandaşını bu savaşta kaybetmiştir. ilerleyen dönemleri de ele alacak olursak 18 milyon vatandaşın da burada yitirildiğini görmek gerekiyor. o halde toplam 30 sene içerisinde- ki pek çoğu stalin'in son dönemleri olduğunu ele alacak olursak- içerisinde öldüğü bir ülkede yaklaşık 50 milyonluk nüfus artışını nasıl açıklayacağız? ya çok ciddi bir üreme döneminden geçilmiştir ya da hesapta ciddi hatalar vardır. diğer yandan savaştan yalnızca üç yıl sonra, üretim seviyesinin yeniden savaş öncesi rakamlara dönmesini nasıl açıklayacaz? her işçinin başına bir asker koymanın dahi bir ücreti olduğunu bilmiyor muyuz yoksa? aynı şekilde emeğin militaristleştirilmesi ve sürekli çalışma saatleri işe yarıyor olsaydı bunu kapitalistlerin neden daha önce akıl edemediğini de sorgulamak lazım.
sovyetler birliği tarım işleri komiseri olan aleksander benediktov'un sözleri bu konuda çok haklıdır: "parti stalin döneminde çok hata yapmıştır, ancak ne yazık ki insanlık tarihi olaylara yorum getirerek yazılmamıştır." glasnost döneminde gorbaçov'un emriyle sovyet tarih bilimler akademisinde yer alan ve anti-komünist kimlikleriyle tanınan Prof. Zemskov, Prof. Dugin ve Prof. Hlevnyuk'a görev verilmiş ve arşivlerden sonuçlar beklenmiştir. çıkan sonuçlar beklenildiği gibi değildir. onların bulgularına göre ceza yiyen kişilerin sayısı 4 milyon çıkmış ve 800 binden fazlasının idam edildiği ortaya çıkmıştır. üstelik bu 30 yıllık dönemde büyük siyasi çalkalanmaların, büyük bir savaşın içinden geçilmiştir. kısacası at izinin it izine karıştığı bir ortamda insanların deliler gibi haklı olmasını beklemek hayalciliktir. peki ya aynı şekilde özgür dünyanın incisine baktığımız zaman ne sonuç elde ediyoruz? barış dönemi abd'sinde, dünyanın en tepesinde olan ülkesinde 2 milyondan fazla hükümlüye aynı anda rastlıyoruz. üstelik idam sayısının kayıtlarının yüzbinleri aştığı söyleniyor. valla biz yalan söylemeyelim, arşivleri inceleyemedik zira abd'de bu konuda tutulmuş bir arşiv bulunmuyor. suç atmamak lazım.
anlaşılacağı üzere gulag'lar zor şartlar altında yapılmış bir projedir. tarihe uzaktan baktığımızda elbette yanlıştır ancak her dönemecinde ne yazık ki bu tarz sonuçları vardır. tarihin en önemli ilerlemesi sayılan fransız devriminin ardından jakobenlerin terör dönemlerinde elleri silahsız 20bin kişinin idam edildiğini ne çabuk unuttuk. en azından tarihi konuşacaksak arşivleri incelemek en önemli erdemdir, zira tek güvence arşivlerdir.