atatürk ün dini siyasete alet etmesi

entry21 galeri
    1.
  1. dini siyasete alet etmesi, en azından meclis açılışında mümkün değildir.

    zira 1923 yılında siyasetten bahsedilecek bir ortam henüz mevcut değildir.

    ne ortada demokrasi vardır, ne cumhuriyet, ne laiklik ne kuvvetler ayrılığı.

    kurtuluş savaşını başlattığı için militarist, savaş esnasında kuvvetler birliğini ve orduyu tek elinde tuttuğu için diktatör falan demeye kadar gider bu tarz bir değerlendirme.

    ki o da ortamı ve zamanı algılamaktan ne derece uzak olduğunuzu göstermekten öte bir işlev ifa etmez.

    eğer kendisinin konuyla ilişkisi ilginizi çekerse kendisinin şu tarz vecizeleri de mevcut:

    "hz. muhammed allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. benim, senin adın silinir. fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür."

    "insanların mücadelesinde en kuvvetli istihkam, iman dolu göğüsleridir."

    "ey millet, allah birdir. şanı büyüktür. allah'ın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. peygamberimiz efendimiz hazretleri, cenabı hak tarafından isanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. temel kanunu hepimizce bilinmektedir ki, yüce kur'an'daki manası açık olan ayetlerdir. insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. en mükemmel dindir. çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamame uyuyor ve uygun düşüyor. eğer akla, mantığa, gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. çünkü tüm evren kanunlarını yapan cenabı hak'tır."

    (atatürk'ün s.d.v. cilt 1-3-2 s. 58-98-102-103)

    "hz. muhammed'i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, o'nun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır...cezbeye tutulmuş bir derviş, uhud muharebesinde en büyük bir komutanın yapabileceği bir planı nasıl düşünür ve tatbik edebilir? tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harpte bile askeri dehası kadar siyasal görüşü ile de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmalarımıza katılamazlar."

    (Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Hatıralar)

    "Dinle hilafeti birbirinden ayırt etmek lazımdır. Birincisi ne kadar faydalı ise ikincisi o kadar lüzumsuz bir hal almıştır. Hilafeti kaldırdığımız günden bu güne kadar kimsenin buna sahip çıkmaması, Müslüman dünyasının Halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel misal değil midir?"

    (1932, Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri)

    "Ezan ve Kur'an'ı Türklerden başka hiçbir müslüman milleti bu kadar güzel okuyamaz. Bunlara muhteşem müzik ahengini veren Türk sanatkarlarıdır."

    (1933)

    "Müslümanlık da Türk'ün milli dinidir. Müslümanlığı Türkler yaymışlar ve Türkler kendilerine göre en geniş manasıyla anlamışlar ve benimsemişlerdir."

    (Münir Hayri Egeli, Bilimeyen Yönleriyle Atatürk)

    "Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz."

    (Atatürk'ün S.D.V. Cilt II, s. 66-67

    "Türk milleti daha dindar olmalıdır; yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."

    (Atatürk'ün S.D.V. Cilt III, s. 70)

    "Bizim dinimiz en makul ve tabi bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur."

    (S.D.V. Cilt II, s. 90)

    "Ölüm beşerin değişmez kaderidir. Marifet unutulmamaktır."

    (Hüseyin Bahar, Atatürk'ün inanç Dünyası)

    "Din adamlarımızın şeceresi belli olacak, yedi kat müslüman olacak. Tamü sıhha olacak, ilahiyat fakültesi mezunu olacak, derecelerine göre layık oldukları yerlere verilecek."

    (Nazmi Kal, Atatürkle Yaşadıklarını Anlattılar)

    "Din insanların gıdasıdır. Dinsiz bir adam boş bir eve benzer. insana huzur verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinleri en sonuncusu elbette e mükemmelidir. islam dini hepsinden üstündür."

    (N. Ahmet Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk)

    "Hepiniz Allah'ı ayrı ayrı görüyor ve büyütüyorsunuz. Anlaşılan Allah herkesin kafası kadar büyüktür."

    (Cemal Granda, Atatürk'ü Uşağı idim)

    "...nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise, dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak seçkin ve gerçek din ilim adamlarımızı da yetiştirecek yüksek öğretim kurumlarına sahip olmalıyız."

    (S.D.V., Cilt II, s. 59)
    7 ...