insan önce kendisi için yaşar. Fıtratı neyse odur. Öyle davranırsa huzurlu olur. Toplumun içinde karşı tarafın hakkını hukukunu gözetip, kırıp rencide etmeyecek tarzda davranırsa yaradanının gözüne girer. Edebi adabı Nezaketi ve saygıyı allah için yaparsa insan kıymetlenir. Yoksa zaten hiç kimseye yaranamazsın tam anlamıyla. Yaranmaya da uğraşma zaten hata edersin. Fabrika ayarları en güzelidir. Öyle davranmak gerek, neyse o. Fakat esasen olabildiğince, Sert yapmayıp yumuşak davranmak insana özünü aslını kaybettirmez. Sırf Karşı cins için yaşanmaz bu hayat. Ölçüler konuşur. Kurallar hakimdir. Kaideler geçer. Prensipler başarıyı yakalar. Huzur ve mutluluk kişinin kendinden ödün vermemesiyle, nefsine yenilmemesiyle, doğru bildiği yolda haktan ve hakikatten ayrılmaması kadarıyla gerçekleşebilir. Bu zor yoldur ama en selametli yoldur. Diğerleri kendinden şahsiyetinden ödün verip Kolaycılığı seçip Bir takım menfaatler uğruna belki kısa vadede kazançlıymış gibi görünürler ama uzun vadede sonuç hep hüsrandır..