zeytin hasadı kasım ayı gibi başlar. ben de fırsat buldukça haftasonu köye giderdim. hem dede, babaanneye yardım etmek hem de deşarj olmak için.
sabah erken kalkılır daha gün doğmadan traktörle zeytinliğe gidilir. o sabah puslu havanın hastasıyımdır. dedem traktörü bana kullandırır kendisi yanımda bir sigara yakar keyiflenir türkü söylemeye başlardı.
zeytin toplamak ayrı bir eğlencedir. tabi dedem gibi gırgır bir insana sahipseniz. yapmadığı şaka, takılmadığı kimse kalmazdı. onun yaptıklarına gülerken en zorlu iş bile kolay gelir. sonra öğle yemeği semaver çayı eşliğinde. koca adam oldum ama hala babaannemin dizinin dibine otururdum bu yemeklerde çocukluğumdaki gibi. beni babasına çok benzettiği için ayrı bir severdi.
sonra en güzeli harıl harıl yanan sobanın olduğu odada zeytin seçmekti. çay, közlenmiş patates, ekmek kızartması... bir taraftan yer bir taraftan zeytin seçerdik. bazen işimiz gece saat 1’e kadar sürerdi. ertesi gün yine aynı meşgulat. ve bende tatlı bir yorgunluk pazartesi sabahı şehre dönerdim.
şimdi babaannem vefat etti, zeytinliklerin çoğu baraj altında kaldı, dedemin eski neşesinden eser yok. ama yine de güzel zamanlardı, çok özlüyorum.