Aralık ayından beridir ortaya çıkan ameliyat sonrası komplikasyonları ile canımızdan bezdiren kalp operasyonudur. Yaşanan tecrübelerden ötürü uzun uzadıya yazacaklarımı, kendisi yada yakını koroner by pass olacak arkadaşlarımın bir göz atmasını öneririm. Öncelikli tavsiyem -şayet doktorunuz acil ameliyat yada by passtan başka yolu yok demedi ise- bir iki doktorun ve by pass geçmişi olanların fikrini alın ve öncelikle stent takılırsa durumunuz nasıl olur onu öğreninin, stent ile idare edebilecek iseniz, bir yılda bir şehirde by pass olmuş binlerce kişi arasından hayatı zehir olan iki üç kişiden biri olmayın.
Geleyim maceramıza; babam 9 yıl önce anjiyo olmuş tıkalı üç damar açılmıştı. Bu yıl anjiyo öncesi yaşadığı sıkıntıları yine hissedince aynı doktora gittik, dört damarın tıkalı, üçünün %90 tıkalı olduğunu ve by pass gerekli dedi. Biz de ikinci bir doktora görülelim dedik ve o gün by pass olan tanıdıklarla görüştük. Biri benim askerlik arkafaşım dı ki babası yakın zamanda by pass olmuş, beynine oksijen gitmediği için felç kalmış, hastane eve göndermiş evde de enfeksiyon kapınca üç ay hastanede yatmış ve üç ay sonunda vefat etmişti, arkadaşım acil değilse başka doktorlara da görünmemizi önerdi. (Buraya dikkat kesilin çünkü enfeksiyon riski en büyük risk) Diğeri ise site komşumuzdu o da kısmen felç kalmıştı ve gerekirse stent taktır, öyle hemen hastaneye yatma, başarılı geçse bile ömür boyu yürüyüş yapacaksın, ilk iki üç hafta yan yatmayacaksın, yardımlı oturup kalkacak iki kolunu kullanacak, ökdürürken bile önce göğsünü düşüneceksen dedi. (Buraya da dikkat kesilin çünkü yan yatmamak ve yürüyüş son derece önemli) Bunun akabinde ertesi gün işinin ehli bir profesöre gittik, o da by pass iyi olur stent 5 yıl idare eder dedi, babam da o halde by olurum dedi ve doktor kalp damar cerrahına yönlendirdi ki gerçekten alanında en iyisi. Cerrah da by pass gerekir, stentte takabilirim, diyabetin var ileride yine tekrarlar, ama önemli olan sen yaşamayı seviyor musun, hayata bağlı mısın yoksa sümsük köşede oturup ölümden bahsedenlerden misin dedi. Babam da kim hayatı sevmez siz by pass yapın kökten çözüm olsun dedi. Doktor da tamam o zaman yatışını yapalım diyerek bizi yolculadı.
Şimdi buından sonra artık herşey başlıyor ama önce bir iki tavsiyede daha bulunacağım. Şayet ameliyat kararı aldıysanız babam gibi hadi beni ameliyat et kökten çözüm olsun demeyin, ameliyat nasıl olacak, sonrasında ve öncesinde ne yapılacak iyice öğrenin. En önemlisi siz yada yakınınız bir psikoloğa görünün, by pass olacağınızı anlatın o sizi hazırlasın çünkü ameliyat sonrası (bkz: oryantasyon bozukluğu) meydana gelebiliyor hem hasta, hem hasta yakını, hem doktor hem de hemşireler büyük problem yaşıyor, şöyle bir örnek vereyim babam by passtan çıkalı 4 gün olmasına kendisi ile aynı gün bypass olan bir başkası taburcu olmasına rağmen, oryantasyon bozukluğundan kaynaklı rahat durmamasından ötürü, hemşireler doktoruna sabaha kadar tam 48 kere telefon etti ve nabzındaki bozukluktan dolayı yarım günlüğüne tekrar yoğun bakıma girdi. Sizde de bu bozukluk olacak diye bir şey yok ama ameliyat öncesi bir psikolog en azından iyi olacaktır.
Babam yatıştan 3 gün sonra ameliyata alındı, dört saatlik ameliyat sonrası 3 damarı değişti. Normalde bir gün belki de daha az yoğun bakımda kalacak iken iki günden fazla kaldı ve servise sonra çıkarıldı, nedeni ise oryantos bozukluğu olduğu söylendi. Hatta doktor şöyle dedi, siz bu adamın deli olduğunu bana niye söylemediniz, önce bir psikoloğa gönderir, ilaç verir öyle ameliyat yapardık, oryantasyon bozukluğu hala devam ediyor gerekirse yine yoğun bakıma alacağız. Ki öyle de oldu, sağa sola küfür ediyor, herkesle kavga ediyor, kalkıp gitmeya çalışıyor, abuk subuk hayaller vs. Haaaa şu var adam deli falan değil, zaten psiklojisi bozuk olsa doktora söylerdik , bu sebeple biz de bir hata yok 40 yıllık babam bilmez miyiz dengesiz olduğunu, aslen benzer sorunlarla karşılaşan doktorun , tecrübesi gereği öncelikle bir psikoloğa göndermesi lazım.
Babam artık 5.gün yine yoğun bakımdan geldi ama bu sefer beni çıkarın buradan eve gideceğim diyor, doktor geliyor şekerini düşürmeden seni bir yere gönderemem iki gün daha buradasın diyor, bu arada babam ilk günden itibaren yürüyüş yapması, yan yatmaması, yardımsız kalkmaması gerekirken asla yürümüyor, yan yatmaması gerekirken yan yatıyor, hemşireler gelip uyarıyor amca yan yatma tellerin atarsa yeniden göğsünü açmak zorunda kalırız diyorlar, küfür ederek bana tayfalar mı emir verecek a.k diyor. Doktora haber veriliyor hemşire gelip uyku ilacı veriyor, dediğine göre bir fili bile uyuturmuş ama yarım saat sonra Bir bakıyorsun ki yataktan fırlıyor, ben sıçacağım tuvalete götürün a.k diyor tuvalete götürüyorsun bir şey yok, 15 20 dakika sonra yine aynı şey, doktoru çağırıyoruz, doktor tuvaletin gelemez hem ameliyattan önce senin içini tamamen boşalttırdım, hem narkoz hem de geçirdiğin operasyon bir süre kabızlık yapar diyor. Tamam o zaman diyor uyuyor uyanıyor bu sefer yine beni çıkarın eve gideceğim diyor, yahut kendini evde sanıyor. Böylece 8. gün sonunda doktor da mecburen eve göndermek zorunda kalıyor, ona acıdığından değil bize acıdığı için çünkü artık refekatçıdan çok nöbetçi konumuna gelen bizleri sinir krizine sokuyor, öyle ki annem gelmiş 60ına ben ve kardeşim 40ına, uyandığı her an yaptığı tartışmalar ve küfürleri ile hepimizi ağlattı, hemşireler bile biz böyle bir şey görmedik, hastane fobnisi mi var acaba dediler. Fakat bizim de bahsettiğimiz üzere öyle bir fobisi yok çünkü hem 14 ay önce safra kesesi alındı, hem de son bir yıldır hastanelerden çıkmıyorduk, nenemin bir lafı var, oturmaktan götü ağrısa bana bir şey oluyor diye doktora gider diye, işte son bir yıldır biz de öyleydik.
8.gün taburcu olduk, çıktık ama dışarı çıkar çıkmaz kendine geldi, sadece ikide bir saati ve günü soruyor, kendini iki aydır hastanede tatıyor sanıyor falan. Doktor da ilaçlarını verdi, bir tane de şizofren ilacı verdi ki ilk gece onun yüzünden hayal görüp yataktan düştü ve ilacı kestik, oryantasyon bozukluğuna dair önceki sorunları yaşamadık, kabızım diyor ve yemek yediremiyorduk o kadar. Doktor şu sıralar yarar değil zarar verir diyerek insülini kesti, diyabet için sadece (bkz: diclomec) verdi ve bol bol et yiyecek, hergün kırk tur yürüyüş yapacak ve yan yatmayacak dedi. Son iki şeyi yine yapmadı tabii ve bir gün sonra yine ,ben sıçamıyorum faslı başladı, makatını parmaklamalar, lağman istemeler falan, bu sefer 3 gün şekeri 90 100 arası gezerken 4. Gün 400 e çıktı ve göğsünden pembe akıntı gelmeye başladı. Hooop hemen aynı hastanenin aciline, acil doktoru şekerden açılmış ve enfeksiyon kapmış dedi ki bu da büyük olasılıkla elini makattan alıp göğsüne sürdüğü içindi. Acilde iken sabah da doktorların mesaisi başladı doktorumuzu bulduk, o da bir adama bakamadınız diyerek bize lafları saydırdı ve ben bakmam devlet hastanesine gidin dedi. Napalım artık acilde pansumanı yapılırken bu sefer doktoru telefon etti ve geleceğim bekleyin dedi, babamla konuşup yeniden iki günlüğüne yatırmaya ikna etti.
Haftasonu sabah 9 gibi hastaneye yeniden yatıldı, pansumanı yapıldı, insülin verildi , kan örneği alındı filmi çekildi (bildik para kazanma dalavereleri) yemeğini yedi uyudu, hemşire de yarım saatte bir gelip akıntıyı temizleyeceğim, pansuman yapacapım dedi gitti. Saat 13 14 oldu gelen giden yok , antibiyotik veteceğiz dediler o da yok, babam da uyandı, yine, beni buradan çıkart demeye başladı, on dakikada bir hadi eve gidelim, anneni çağır vs. sonra yine tuvalete gitmeye başladı ama öyle bir şey ki, akıntıdan pansuman çözülmüş, yere pembe sıvılar damlıyor. Telefonla doktoru aradık , iki gün bana müsade et akıntını kesim yaranı kapatayım gidersin diyor, bize de şimndi çıkarsa yaşamaz sakın bırakmayın diye uyarıyor, babam da tamam o zaman iki gün yatarım dedi. Saat oldu 16 hala gelen giden yok, sabahki pansuman üzerinde, ilaç yok, defalarca hemşirelere gidip söylüyorum tamam diyor ama gelmiyorlar ve babam da tekrar eve gidelim demeye başlamış, ben de dayanamayıp herkesi çağırdım, yoruldun diyerek eve gönderdiler. Saat 18 gibi çok şükür pansuman yapılmış ama ilaç , antibiyotik yok.
Evde iken uyumuşum, saat 1 gibi annem aradı, babam çıkmak istiyormuş, annem de hemşire ile konuşmuş gerekli işlemler yapılmış, gittim 2 buçuk gibi mecburen çıkarttım bir de 530 lira para ödedim ki tedavisi falan yapılmadığını hatırlatayım.
Sabahleyin doktor beni aradı, çıkarttınız madem yarayı temizleyip (bkz: rif) uygulayın , kapatın ve günde iki kere (bkz: augmentin) kullanın, beni her gün bilgilendirin dedi. Böylece benim de artık pansuman konusunda uzmanlaşacağım günler de başlamış oldu, açıklık öyleydi ki içerisi görünüyor, hava geliyor yaraya döktüğümüz rif öksürme sırasında içeriden çıkıp suratımıza geliyordu.
Akıntı üç hafta sürdü, pembeden turuncuya ardından sarıya dönerek azaldı ve by pass kesiği aşağıdan yukarıya birleşerek azar azar kapandı, sonunda üç kutu augmentin ve kutu rif bitti ve göğsün üst kısmında kapanmayan küçük bir delik kaldı. Sonunda o sarı akıntı kesildi, ben traffik kazası geçirdikten sonra öğrendiğim, (bkz: serum fizyolojik) ile temizlik ve (bkz: fito) ve (bkz: thiocilline) karışımına döndük ki artık rif in alerji yapıp hatır hatır kaşınmaya neden olmasına buna sebep oldu. Akıntı geçti yara kapandı derken 1 hafta sonra göğsün üst kısmından solucan deliği gibi bir delik açıldı, sümüğümsü akıntı gelmeye başladı. Doktoru ameliyattan 40 gün sonra böyle bir şeyin normal olamaycağını,yanına gelmemizi söyledi. Muayenesinde ciğerlerinin iyi olduğunu, göğüs kafesinin oynadığını ve sorunun artık enfeksiyon doktorunun alanına girdiğini söyledi ve kendisini arayarak bizi uzmana yönlendirdi. Ama 4 5 gün yatarsak iyi olacağını bunun da 4500 5000 lira tutacağını söyledi. Enfeksiyon uzmanı kültür aldı üç gün ilaç vermeden bekletti ve üç gün sonunda sonuç için gittiğimizde sonucun iyi çıktığını, üreme görülmediğini serum ile antibiyotik desteği (bkz: stafine) ve (bkz: novosef) başlayacağını ma 4 gün yatarsa iyi olur dedi ki malum olduğu üzere babam istemedi. Böylece serum için bir sağlık kabinini aradık ve sabah akşam hemşire eve serum ve pansuman için geldi. Ve bundan sonra hemşire ile 3 ay sürecek bir tabiri caizse işçi iş veren ilişkisi başladı.
Bu üç ayda antibiyotik üç kere enfeksiyon uzmanına gidildi, 4 kere kan ve kültür tahlili yapıldı. Antibiyotik alındıktan sonra akıntı duruyor delik kapanıyor ama 10 15 gün sonra yeniden bir delik açılıp akıntı geliyor. Yara üzerindeki delik ve gelen sümüksü akıntı benzer şekilde hat boyunca farklı yerlerde ortaya çıktı. Toplam 28 kutu antibiyotik kullanıldı, ki bu iki ay gibi bir sürede. Enfeksiyon uzmanını artık bıraktık, zaten her kültür sonucu temiz çıkıyordu, doktora -hocam bence bu enfeksiyon değil, enfeksiyon olsa koku olur, ateş yapar vb . belirtileri söylememe rağmen pek sallamadı ki dediğim de doğruydu ilk günden beri ne ateş ne koku vardı sadece delik ve akıntı. Adamcağızın akıntısı haricinde sorunu yok, gidiyor geziyor, dışarıda yemek yiyor falan, oryantasyon bozukluğu da kalmamış. Belli ki bu iltihab değil vücut sıvısıydı, göğüs kafesini tutan tel dikişler atmış ve dışarı çıkartmaya çalışıyordu. Hemşirenin ikinci ayının sonunda göğsün üstünde ve ortasında iki delik açıldı, en altta ise baş parmak genişliğinde su toplaması gibi bir şişlik oluştu, buradaki sıvıyı enjektör ile çektiğimizde vücut sıvısı olduğunu gördük, o ince deri sıvıyı çektikten sonra bir kaç gün sonra açıldı ve baş parmak genişliğinde bir yarık oluştu. Bir de bacağım ağrıyor deyince bacağından damar alınan yere baktık ki en alt kısım kalın bir kabuk bağlamış ve çekmekle gelmiyor, (bkz: silverdin) ile iki gün kapattık ve iki gün sonra kabuk soyulduğunda ayakta da bir baş parmak kalınlığında yarık gördük, bunun tedavisi ise hazirana kadar sürecekti. Artık akıntıya dahil olan iki de yaramız vardı. Bu iki yarayı kapatmak için önce 7 günlük silverdin kullanımı ile ölü derileri yok ettik, arından oksijenli su, (bkz: borik asit) ve (bkz: teramisin) ile bir hafta pansuman yaptıktan sonra, oksijenli su, (bkz: borik asit) ve (bkz: fito) ile (bkz: thiocilline) ile pansumana geçtik. 12 tane (bkz: Forsef) ile de destekledik. Sonunda akıntı durdu göğüs altında ki yarık birleşmeye başladı ama bacakta fazla bir ilerleme yoktu. Hemşire akıntı yok, yaralar kapanıyor derken iki hafta sonra göğsün ortasında yine bir delik açıldı ve akıntı geldi, böylece hemşire de artık benim yapacağım bir şey yok diyerek bana bıraktı.
Doktoru ile tekrar iletişime geçtim, hat boyunca problem olduğunu, plastik cerraha götürmemi ve onların negatif vakum yöntemi ile bölgeyi tedavi ettklerinden bahsetti. Bu kez plastik cerrahına gittik yöntemden ve bunu devlet hastanelerinin uyguladığından bahsetti, yarayı temizleyip bana pansumanda kullanmam için (bkz: octenisept) verdi ve (bkz: hiperbarik oksijen tedavisi) merkezine yönlendirdi. Burada uzun süreli antibiyiotik kullanımı ile oksijen almaya başladı, oradaki doktor devlet hastanesindeki enfeksiyon uzmanı arkadaşına acilen gönderip yatışı yapılsa da babam 4 saat kalıp çıktı, ardından yüksek basınç yüzünden üç gün sonunda kulağı ve burnundan kan geldi, KBB uzmanına gittik ve hiperbarikten ötürü dış kulakta ödem oluştuğunu iç kulağa gitmemesi için tüp takılması gerektiğini söyledi. Yarım güblüğüne hastaneye yatıp ameliyat oldu ve kulağına tüptakıldı, hiperbarik ise başlamadan bitti. Buradaki uzman doktora göre devam etmesi gerekiyor, şayet bu kemik enfeksyonu ise hastaneye yatması durumunda tedavisi iki ayı bulacak, çünkü göğüs açılıyor kemik kazınıyor ve vakumlama yapılıyor, bu yüzden bu kadar uzun süreli yatan hastayı özel hastane kabul etmiyor, devlet hastanesi ise bir kaç ay sonrasına randevu veriyor. Tabi bunun yanında babamın hastanede durmama durumu var.
Denenen bunca yöntemden sonra pansuman yine bana kaldı, octenisept pahalı ama güzel bir ürün, beraberinde fito ve borikasit kullanarak 2 haftada ayağı tamamen kapandı. Devlet hastnesinde çalışan bir pansumancı bulup fikrini aldık, işi bu enfeksiyon hastalıkları ve yaralar üzerine olunca bir çok doktordan daha tecrübeli, onunda dediğine göre bu enfeksiyon değil cücut sıvısı idi, sürekli yan yattığı için tel dikişler atmıştı ve vücut bunu dışarı atmaya çalışıyodu. Bu artık böyle gidecek dedi ve öyle de oldu, bugün tam 9 ay oldu, eskisine nazaran daha seyrek delik açılıyor ve akıntı oluyor, iki hafta akıp kapanıyorsa 3 4 hafta kapalı kalıyor. Delik açılacaksa kalınlaşan deride tabiri caizse meme oluşuyor, bir kaç günde daha da büyüyüp içi su dolu kese halene geliyor, kendiliğinden patlıyor yada göğüste ağrı yapıyorsa biz delerek boşaltıyoruz, bir haftalık (bkz: stafine) ve (bkz: cipro) desteği ile üç günde akıntı kesilip delik 1 hafta da kapanmaya başlıyor yeniden meme yapacağı güne kadar herkes normal yaşantısına dönüyor, babam havuza falan giriyor. Bu hafta başında yeniden akıntı gelmeye başladı ve yaklaşık 5 kuruş genişliğinde bir alan delik. Artık antibiyotik istemediği için öncekilere nazaran akıntı kesilmedi. Değişiklikleri bu entry altında güncelleyerek eklerim.
işin özü, her ameliyatın öncesini ve sonrasını araştırarak olun, doktorlara soru sorun, o tecrübeyi yaşamış olanlara soru sorun, alternatifi var mı öğrenin. Doktorlarımız bilgisiz, yenilikleri takip etmiyor ve her kafadan bir ses çıkıyor, açık yara konusunda uzman bulamıyorsunuz ve bir sağlık personeli bu konuda daha uzman ve tecrübeli olabiliyor. Bu konuda danışa bileceğiniz sadece estetik cerrahi varken onlar da daha ziyade hanımların çirkinliğine ve erkeklerlerin kıl problemlerine odaklanmış durumda. Devlet hastaneleri ilgisiz ve sorumsuz, yoğun bakımlık durumda değileniz size aylar sonrasına yatış verebiliyor. Zaten sorunlu bir hasta ile muayeneye gidiyorsunuz, 3 gün önceden sabah 8 e randevu alınmış ama saat 11 45 de muayene olabiliyorsunuz, hanımın doktor arkadaşı ziyarete gelmiş 40 dakika kahve içiyorlar dışarıda hastalar bekliyor takan yok, kültür ve kan tahlili sonucunun çıkıp çıkmadığını hastanenin öteki ucuna sizi gönderiyorlar, tahlil çıkmış mı çıkmamış mı kimsenin haberi yok. Özel hastaneler ise paragöz., işine geliyorsa tedavi ediyor gelmiyorsa açık açık siktiri çekiyor.