yürek denen o beynin, vücudun neresinde olduğunu bilemediğin organı; tüm bedeninde, tüm varlığında hissetmendir. okuduğun vakit sevda; sözünü gözüne minik buz parçalarının saplanmasıdır.
öyle uzaklara gönderir ki bedeni, beden öyle uzak kalır ki hiçbir yere kıpırdamamış olan ruhtan, kendinle aranda kalan kim varsa tanımaz hale gelirsin. sevdaya düşmen midir mesele, düşüren midir çare, yoksa kör olası şarkılar mıdır her şeyin sorumlusu, bilemezsin.
genel bir bilmeme halidir aslında. her şeye bilmiyorum; diye cevap vermektir. kendini öylesine tanıyamamaktır ya da aslında bu karşında duran biçare mi kendin yoksa uzaklardan, geçmişten bir yerden bakan yabancı mı sen, onu da bilemezsin ya, o yüzden her şeye bilmiyorum dersin. ne istediğini bilmezsin çünkü.
zordur sevda. ne üvey baba gereklidir, ne yunan askeri. iki şehrin hikayesi, iki inancın tarihi, söylenen bir çift ayrı söz bile gerekli değildir zor olması için. iki insandır sevdadaki. ya da bir insan, bir de başkası. ikisi de tek başına birer insan. velhasıl-ı kelam, bir insandır zor kılan sevdayı.
bir insanın medcezirleri, bir insanın gelmeleri, gitmeleri, gitmek istemeleri, ama kalmaktan vazgeçemeyişleridir zor kılan sevdayı. kendi olmak istemesi veya bir başkası yapmak istemesidir karşısındakini zor kılan. belki de sevda tam da budur. kendinden vazgeçmemek ve o çok sevdiğini kendin yapmayı istemektir. bu mudur acaba? belki de o olmak istemektir. varlığınızın naçizane birikimlerini, nefesinizi, gözlerinizi ona ait kılmak istemektir sadece. kim bilir? herkes kendi sevdasını yaratır. kimi gözlerimi de al der, kimi gözlerini uzaktan geçen bir gemi gibi izler, yaşar içinde; istemez gözlerini.
sevda bir balık kılçığı olur bazen el değmemiş sinende. safça takarsın boynuna, kelepçelere denk düşer; kıyıp çıkaramazsın. sevda kelepçelere karşı çıkmak olur o zaman da. kelepçeleri yok saymak değildir sevda. eğer ait olmaksa sevda, vereceğin bir şeylerinin olması gerekir çünkü. bir köpek gibi sadık olmak ile bir kedi gibi çöplüklerde ölmek arasında bir yerlerde olmak, yılkı atı gibi de asla ait olunan yerleri; ruhunun parçalarını unutmamaktır. kendini kurban etmektir belki, ama kendin olacak kadar bir şeyler bırakmaktır zavallı ruhunda kendine dair.
kendi olarak sana geleni, kendin olarak karşılamaktır. kendini her şeyden önde tutmak ama bunun için çaba sarf etmemek, bunu bilmektir. denk tutmamaktır kendini başka hiçbir şeyle ki, sevda ise zaten denk tutabilir misin başka bir şeyle o'nu?
nadasa bırakmak gerekir bazen sevdayı. yeşersin diye çok sevilen toprakları ellerin ile beslememek, göz yaşı ile sulamamak gerekir.
yüreğim seni çok sevdi deyip, ertelemektir kendini sevda bazen. sevdalıyı mı? asla