17 ağustos 2019 istanbul yağmuru sonucunda gerçekleşmiş başarısız, halka hizmetten bi haber sadece tatil yaparak görev yaptığını düşünen yetkililerin sınıfta kalmasına neden olmuştur.
beni az çok tanıyor dededen cehebeli olduğumu biliyorsunuz lakin, haksız paşamda olsa karşısında durur gerekli tepkimeyi koyar safımı belli ederim.
üstte de belirttiyim gibi, bugün öylene doğru hava karardı, yavaştan yağmur atıştırmaya başladı. öyle ahım şahım, akp döneminde yağan yağmurlar gibi de deyildi. varla yok arası bir şeydi yane. sonra, dışarı çıkmam gerekti.
pek fazla yağmıyordu ama-
yinede, "lan n'olur nolmaz " diyerek "k.atatürk" imzası baskılı yağmurluğumu giyindim. çıktım dışarı, 30 dk geçmeden caddeleri, sokakları sel götürmeye başladı. bildiyiniz denize döndü ana catte.
korktum, irkildim "umarım boğulma tehlikesi geçirmem" diyerek söylendim. araçlar gidemiyor oldukları yerde kalıyordu, istop ediyorlardı yane. sonuçta araba bunlar, vapur deyil! kanallar taşıyor, mazgallardan sular fışkırıyordu. sanki süs havuzu zannediyorlardı kendilerini.
hemen bir kenara çekindim, sörf tahtamı yanıma almadığım için kızdım kendime. paletlerimi, deniz gözlüğümü felan! agresif tavırlar sergilemeye başladım sonra. "yha nasıl olur da ışıklı bir beladiye de yaşayan biz ışıklı bireyler böylesine maadur oluruz" diyerek!
abartmıyorum ışıklı dostlar! sanki dere akıyor gibiydi cattede, izmir gibiydi yane. su kasıklarıma kadan gelmiş, korkutmaya başlamıştı. yetmezmiş gibi otobüs, matrobüs, tıravma, tiren seferlerininde durduğu haberi geldi.
işte o an tepkime koydum kendi kendime (r) "sana oy veren elimi kırayım" dedim. akabinde ise, çağlayan gibi akan suda gözüme kestirdiyim bir tahta parçasını suya atlayarak yakalayıp tutunduktan sonra kendimi akıntıya verdim. hayla gidiyorum şu an.
eyer ölmez sağ kalırsam bir daha ki seşime oyum sayın binali beye. kimse kızıp darılıp, tepkime koymasın. canımızı yolda bulmadık biz! olmaz öyküyleen! evet.