6 kasım tarihinin psikolojik etkileriyle beraber fenerbahçe'nin arsenal deplasmanında aldığı puanla şen, şakrak ve avrupanın yeni prensi reloaded kıvamında gezdiği bir günde, bu kara bulutları bir nebze olarak dağıtmak amacıyla boynu bükük ayçiçeği gibi kalınmaması için mutlak surette puan çıkartılması gereken müsabakaydı.
benficalıların moulin rouge'e taş çıkaracak organizasyonları, maçtan 4 gün önce başlamış, sokaklar kırmızı-beyaz bayraklarla donatılmış, daha sonra bu bayrakların lisbon muhtarlık seçimi için olduğu anlaşılmıştı. maç günü gelip çatmış, köfteciler stad etrafındaki yerlerini almış, karaborsacılar kuyruklara girmiş, "gel abi, gel abi, ben abinin yerine tutuyordum" sesleri, çekirdekçilerin "gel abi bozuk paraları alıyorlar içerde" diyip külahlara çay bardaklarından düşen çekirdek seslerine karışıyordu. büyük bir çoğunluk da köpük alıp kaseyi güvene alıyordu.
merdivenlerden ışığın stadı olan estadio da luz'a çıkan seyirciler yine, "abi, ışığa doğru gidiyoruz yan basmayalım" esprisini yapıyordu. uçan bir kartal gördüklerinde hayvanat bahçesine geldiklerini sanıyor, bu sanan seyircilerin türk olduğu ve portekiz adetlerini bilmediği hemen ortaya çıkıyordu. portekiz'de maç başlamadan, önce kartal uçurulur daha sonra istiklal marşı okunur ve top-kale seçimi yapılırdı. fakat bu kez gariplik vardı, iyice gaza gelen dişi kartal, sahibinin aleti kopartıyor ve tribünlere doğru uçmaya başlıyordu (before). bu hareket tribünlerde büyük bir coşkuyla karşılanıyor, dul bayanlar kuşa el edip "geh" diyorlardı. dışarıda köfte-ekmek yaptıramayan insanlar da buldukları ekmeklerin arasını açmış, kuşu bekliyorlardı. maç sonrasında, artık eşcinsel olan kuş bakıcısı ve ilişkide "aktif" rolü üstlenecek kartal arasındaki ilişki, kartalın kur yapmasıyla start alacaktı (after).
derken maç başlıyor, bir portekiz geleneği olarak sporting lisbon kulübünün sponsoru yılmazlar, galatasaray'a başarılar diliyordu. trt'nin yayınladığı son maç olan arsenal-galatasaray maçından sonra trt yeniden bir maç yayınlıyordu. bunu bilen morgan de sanctis, taffarel'i anmak gerek düşüncesiyle ters ayağında yakalanıyor ve ancak topu üstten dışarı atmak suretiyle salıveriliyordu. dizilişi, serveti'in "arda, biz burdayız, sen, lincoln, baros, ümit takılın" şeklinde olan galatasaray, iddaa'da üst oynayan yaklaşık 772 bin insanın içine korku düşürecek şekilde ilk yarıyı golsüz bitiriyordu. tahminler doğru çıkıyor, bir portekiz geleneği olarak 15 dk sonra ikinci yarı başlıyordu. milan baros yine bir karşı karşıya pozisyon harcıyor, birkaç dakika sonra kornerden gelen topta emre aşık topa öyle bir vuruyordu ki top fizikçilerin bile çözemeyeceği bir saçmalıkla kaleye giriyor, emre de "ulan doğru kaleye mi attım" bakışlarıyla arkadaşlarının altında kalıyordu.
galatasaray, uefa yolculugundaki borussia dortmund maçını anımsatacak şekilde oynuyor, ki maçı da aynı skorla 2-0 kazanacaktı, ikinci golü de ortadoğu ve balkanların en itici, bülent ve materazzi'den sonra en çirkef 3. adamı olan ayhan, ayağında soytarı ayakkabısı varmışçasına bir pası ardanın kafasına çarptırarak ümit karan'a atıyor, ümit karan da bu tilt oyununu, topu ayakkabısının içinde parmak olmayan ucuyla kaleye gönderip, benficalıların "hocam vallahi bir numara var bu golde bi de çözemedik, iptal et" yakarışları arasında skoru 2-0 a getiriyordu.
bu dakikadan sonra biraz da politik bir davranış yaparak yaser arafat'ı oyuna alan skibbe, portekizlilerin tepkisiyle karşılaşıyordu. galatasaray, maçı 2-0 kazanıp iddaa'da tek maçtan yatan tüm bahisçilerin ahını alıyor, "ulan nasıl üst bitmez bu maç, ulan hep senin yüzünden üst dedin oynadık, tek maçtan yattık" tartışmalarının müsebbibi oluyor, sözü de usta yorumcu hakan ünsal'a bırakıyordu.