sokağa adımımızı atıyoruz.
binlerce insan görüyoruz( yaşantı alanımıza bağlı olarak değişir.)
erkekler, güzel kızlar; kızlar, güzel erkekler görüyorlar kendilerince.
küçükten hayal kuruyorlar.
gördükleri kişi ile konuştuklarını, beraber olduklarını hayal ediyorlar.
bu hoşlantı günüzümüz güzellik anlayışını karşılayan insanlar arasında gerçekleşiyor. dışarıdaki çoğu insan
( çoğu insanın dışında kalan başka bir çoğu insan da mevcuttur. lakin biz görünene aşığızdır.)
televizyon etkisinde kalan kusursuz insanlardan oluşur. hareket ve tavırları ise bu eğilimde şekillenir.
oysa akşam pijamalarını giydikten sonra aynaya bakar ve kendilerindeki bu değişime kendileri dahi hayret ederler.
hülasa maskesiz sokağa çıkmazlar.
oysa yanıbaşındaki insanına( o insan ulaşılmıştır.) mucizevi gözle bakamazlar.
her zaman ulaşılamayan hedeflenendir.
ve her zaman en iyisi olduğunu düşündüklerini isterler.( lakin dışarıdaki güzel insana ulaştıkları zaman başka ulaşılamazları düşleyeceklerdir.)
bu döngü kendini sürekli yeniler. çünkü medya her zaman daha iyisini yaratacaktır ve başımızdaki çoban medya bizi daima kendi yolundan sürecektir.
çok düşünüp ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyler yazıyorum. umarım bir gün düşündüklerimi ifade edebilecek kadar kitap okur ve her şeyi eksiksiz olarak anlatabilirim.