orta asyaya müslümanlığı ve arap alfabesini kazandıran talas savaşı 708 yılında yapılmıştır. bu bağlamda orhun kitabelerinin içeriğine de bakıldığında 732 yılında dikilmiş olması imkansızdır.
kültigin in 575 yılında öldüğü bilinmektedir, öldükten 200 sene sonra kitabe diktiremeyeceğinden dolayı; günümüzde kitabelerin en kötü ihtimalle 575 yılında dikildiği varsayılmaktadır.
kitabelerde kullanılan dil; gerek imla, gerek noktalama işaretleri olarak tam anlamıyla olgun bir dildir. olgunlaşma veyahut gelişme sürecinde bir dil değildir. bu bağlamda en az 3000 yıllık bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.
bir takım gerizekalılar mevzubahis yazıtların "anıt" olduğunu idrak edemezler ve bunun ilk türk yazısı olduğunu iddia ederler, yanlıştır.
kitabeler ile beraber şehirler ve eşyalarda bulunmuştur. bu göstermektedir ki; türkler zannedildiği gibi çadırlarda yaşayan bir toplum değildir. zaten çelik üzerine bu kadar usta bir toplumun, tümüyle göçebe olması düşünülemez.
diğer taraftan kazım mirşanın araştırmalarına göre göktürk devleti hayalidir. kitabelerde yazılan "ökük türk" ; kutsal türk manasına gelir. mevzu bahis devlet "türük bil" olmalıdır.
bir diğer saçma sapan iddia ise; ilk defa bu yazıtlarda türk kelimesinin geçtiğidir. oysa asur kralı Samsi-Addu'nun m.ö.2000-14yy civarında yaptığı kil tablet yazışmalarda "turukku" ismi kullanılmaktadır. ve asurlular için tehdit oldukları, istedikleri adamların ve erzağın verilmesiyle alakalı bir takım laflar edilmektedir.
ancak bizim tarihimiz; ekurgal ekolünden geldiği ve genelde macarlar tarafından yazıldığı için, bir çok şeyin üzeri kapatılmaktadır. aynen çinin beyaz piramitler in üzerini kapatıp tarla yaptığı gibi.