garfield

entry368 galeri
    249.
  1. feysbukuslara gelmiş yazar. herkes okusun olm, boşver feysbuk falan. al, burda.

    - en sevdiğim kadın hoşça kal bile demeden gitmişti.
    + demek ki en sevdiği adam sen değilmişsin.
    - umarım en sevdiği adamın yanındadır şimdi. ve yine umarım, en sevdiği adam, onu en azından benim kadar seviyordur...

    aylardır kafamı karıştıran, ne yapmam konusunda bir türlü karar veremediğim bir konunun çözümünü bu diyalog göstermişti. ya da bu mesajlaşma...

    şairin de dediği gibi;

    Ben seversem birini ya evlidir, ya birkaç güne evlenir.

    Hoşça kal bile demeden gidebilen en çok sevilen kadın, yeni yaşına girecek birkaç saat sonra. pek duygusal olamıyorum artık. galiba bazı duygularımı onda unuttum.. bir ara verse iyi ya, vermese de olur.

    yaklaşık bir senedir kendi de yok. çok değil doğum gününden 1 ay kadar sonra gitmişti. ben unutmuştum tabi doğum gününü. hatta ne unutması, doğum gününü bilmiyordum bile. evet en çok sevdiğim kadının doğum gününü bilmiyordum. aşk dedikleri, yani aslında murat abinin de dediği gibi 'tarihin en büyük yalanı' olan aşk, belki buydu.

    her neyse. çok lazım değil bundan sonra aşk. dedik ya gönül işlerini bırakıp, yürek işlerine bakıyoruz artık. Korkmadan! vakitsiz bir sonbahar akşamında, efkan şeşen den dinliyoruz, vakitsiz'i.. ve ortak sancılarla ortak baharları bekliyoruz... hem de imlasız...

    yeni yaşına girecek bir kaç saat sonra... normal olsak; sağlık, mutluluk, para vs gibi bir sürü lüzumsuzluklar dilerdik biz de. normal olsak; ayrılmış da olsak, hani böyle aslında dandik olan, özel günlerde bir merhaba derdik. söylenmemiş o kadar şeyden sonra, söylenememiş bir sürü sırdan sonra, bir merhabanın da pek bi önemi olmaycaktır aslında.

    hatırlanmak güzeldir, her ne kadar hatırlanmamış olsak da. bir güzellik yapıp bir merhaba diyesim var ya, yok yok belki rahatsız olur. hani en sevdiği adamın yanındaysa...

    rahatsız olmasın, rahatsız etmiyorum. ama mutlu olacaksa, hatırlanmak hoşuna gidecekse, bir tebessümü görecekse ayna da, bilsin ki hatırladık bir yerlerde. bilsin ki, doğum gününü bilmesek de sevmesini bildik. becerememiş olsak da. kimin suçuysa...

    ömrümün sonuna kadar affedemeyeceğimi biliyor. zaten benim anlamadığım, onu ömrümün sonuna kadar nasıl affedemeyeceğim değil, onun, onu ömrümün sonuna kadar affetmeyecek olmamı göze alması. benim bildiğim bunu göze alamazdı.

    sus salak!
    sen neyi doğru bildin ki...

    -
    Ayağı kayan bir çocuk
    Kadar şaşkınım, bilemedim
    Düz yolda yürümenin imlasını
    Kanayan dizlerime bakıp da
    Ağlamayı öğrenemediğim gibi

    Sevgilisi değildim kadınlarımın
    Bir papağan tüneğiydim belki
    Ama birkaç sözcük öğrendiysem
    Kadınlardan öğrendim, yine de
    Bilemedim sevgilim diyebilmeyi

    Büyülendim ama büyüyemedim
    Aklım ermedi aynalara ve suya
    Yüzümü gösterip kalbimi neden
    Sakladıklarını öğrenemedim
    Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada

    Ahmet Telli
    -

    vakitsiz bir sonbahar akşamı. biraz şarap şöyle en kırmızı olanı... o yeni yaşına girmeden birkaç saat önce...
    4 ...