hayatıma daha kimseyi almam, kimseyi önemsemem dediğim dönemde birlikte sabahlara kadar satranç oynayıp komik video izlediğim bir adam dahil oldu hayatıma. arkadaşlarımla geçirdiğim zamandan farksız zaman geçirdiğim, yanında oldukça eğlendiğim bu adama karşı bir şeyler hissetmeye başlamam da yaklaşık 4 ay kadar sürdü. kendisi benim kadar dişli, benim kadar huysuz olduğundan olsa gerek, bir de işin içine karşılıklı inatçılık da binince, ne bir ilişki, ne bir takılma başarılı olamayacak biri göründü. kendisi bir ilişki istemediğini, benimle zaman geçirmeyi sevdiğini ve beni kaybetmek istemediğini söyleyince arkadaş olmaya karar verdik, lakin arkadaşlık boyutunda da değiliz. karışık kafalar, sarılarak uyunulan geceler, terli vücutlar derken; kendimi aşırı bir şekilde bağlanmış, lakin susmak zorunda hissediyorum. bu sebeple de başka biriyle görüşüp kafamı ondan uzaklaştırmaya çalışıyorum, ama aklıma her saniye düşüyor.