şuraya tecavüz suçlarının en çok işlendiği ülkeler diye iskandinav ülkelerinin en üst sıralarda yer aldığı listeleri atanlar zeka seviyelerinin düşüklüğünün belgesini yayınlıyor aynı zamanda.
o listeler adli kayıtlara geçmiş şikayetler üzerinden hazırlanıyor.
o ülkelerde bir kadına kazara dokunsan ve şikayet etse taciz sayılıyor.
oysa listede adı geçmeyen islam ülkelerinde kadınlar korkudan şikayetçi olamıyor. tecavüze uğradığı yetmiyormuş gibi bir de zina yaptı diye cezalandırılma riski var.
şimdi bu tarz listelerde tecavüz oranı en düşük görülen mısır gibi görece modern islam ülkelerinde taciz ve tecavüze nasıl yaklaşıldığını anlatan mısır yapımı 678(2010) diye bir film var örneğin. her gün tacize uğrayan kadınların neden şikayetçi olmadığı, şikayetçi olanların neler yaşadığı, tacizcilerin nasıl her seferinde olaydan sıyrıldığı, nasıl sonunda kadının suçlu duruma düşürüldüğü anlatılıyor. listelerde en düşük sırada görülen mısır baskı politikasıyla bunu başarıyor yoksa gercekte taciz ve tecavüzün en yoğun gerçekleştiği ülkelerden biri.
türkiye'de kadına yönelik suçlar ve şiddet verilerini tuik raporlarından elde etmek mümkün.
bu raporlarda dikkat çekici bir nokta aynı dünya genelinde olduğu gibi türkiye'de de tecavüz ve kadına yönelik şiddet suçlarının eğitim ve refah seviyesi yüksek illerde daha yüksek çıkarken kürtlerin yoğun olduğu yerlerde düşük gösterilmesi. akıl var mantık var. sizce bu nasıl mümkün olabilir? tabii ki gene daha ilkel olan bölgelerde kadınların şikayetçi olmaya korkuyor olması gerçeğiyle.
bir suçun tespiti ve belgelenebilmesi için toplumdaki insanların belli bir bilinç düzeyinde olması gerek.
olayı farklı acılardan inceleyen veriler için şu yazı okunabilir: https://teyit.org/veriler...ler-hakkinda-ne-soyluyor/
son olarak kadın cinayetlerinin bu kadar çok olduğu bir ülkede tecavüzün az olduğunu iddia etmek ya potansiyel ya da reel tecavüzcülerin bir uyanıklığı ya da dangalaklıktır.
