baris hemen simdi illa birşeyler yazmak için yazmak zorunda değilsin. Her ağzı olanın illa konuşması gerekmiyor yani, o yüzden sen rahat ol.
O makaleyi bende okudum. Hasan adında bir sekbanbaşının yaşadığını makaleye bakıp kabul etmişsen, orada o sekbanbaşının şehit oluşunun Mehmet Süreyya tarafından not düşüldüğünü de görmüşsündür. o zaman "koskoca sekbanbaşı ki yeniçerilerin başında ki bir kişi şehit olacak nasıl şehit olduğu yazılmayacak biz burada tahmin yürüteceğiz" demeyeceksin. Yazar tahmin yürütmemiş, senin yazılmadığını sandığın o notun nerede nasıl yazıldığını sana zaten göstermiş. Göstermeseydi sen yukardaki bilgileri nereden verecektin? Düşün de öyle konuş biraz.
O sekbanbaşının vakıf köyü Ulubat gölüne yakınsa Ulubatlı olmadığını asıl senin kanıtlaman gerekir.
Francis Ulubatlı der, Rum tarihçileri zaten kimden sözetse hep onun nereli olduğunu söyler. Bu bir yazım geleneğidir. Bizde bu yoktur. Senin Balaban Çavuşundan "Filan yerli Balaban" diye mi bahsediyor Latin yazar? Karıştıran süleyman için "Bilmemnereli Süleyman" mı diyor yoksa lakabıyla mı anıyor Behişti? Tabii ki lakabıyla anıyor, Grek tarihçisi olmadığı için memleketini hiç karıştırmıyor. Biz lakapla anarız ya da ünvanıyla anarız, Baba Hasan ya da Hasan Ağa deriz. Bunun neresinde anormallik var?
Bunları hiç düşündün mü arkadaşım, düşünmeden konuştuysan eğer konuşmanın bir anlamı da yok. Bu hikayeler ve sırf muhalefet olsun repliklerinden herkes sıkıldı artık.
Yazar kaynağın Melissenosa değil Francise ait olduğunu söylüyor ve uzun makalesinde bunu ispatlıyor da.
Öyle ise senin üfürükten bahanelerle hala ayak diretip bence 'ulubatlı hasan'ı'' baba hasan'a bağlamaman yani biraz sallama ..