“bazı teferruat vardır ki, aslı gösterir. bu, sinema rejisörlerine kadar bilinir. bir el düşer böyle, kim olduğunu görmesen de sahibini tanırsın!” ve “parça bütünün habercisidir”e dâir teferruatlardır.
not: teferruat, bir bütünün parçasıdır; eğer bütüne hakim değilsek o bütüne dair gördüğümüz bir teferruatı tanıyamayız, yani onun hangi bütüne aid olduğunu; bu bağlamda “teferruat” esasen kendi başına bağlı bulunduğu bütün’ün bütünlüğünü de barındırmaktadır; el verir ki, ona bakan göz o teferruatta o bütünü görebilsin. atom altı parçacıklarının her birinin “atom”a nisbetle teferruat neviinden bir parçacık olmalarına mukabil, yapılarında atom’un bütünlüğünü barındırmaları gibi... tekraren “bazı teferruat vardır ki, Aslı gösterir”.