gelgitler içinde geçen yaşamında memnun olmadığı en büyük şey kendisiydi. ne olacağına, kim olacağına karar verememiş.
bir nisan sonunda marne nehrine atlamış ama köprü altında bir sandalda aşk yaşayan çift tarafından kurtarılmış, ilk denemesi başarısızlıkla sonuçlanmış.
"9 nisan 1951 'de tertemiz giyindi, tıraş oldu, saçlarını geri doğru taradı. evin hava alan bütün yerlerini kapadı, hava gazı musluğunu açmadan önce bir şeyler karaladı. ağ yapamayıp ölen bir örümceğin hikayesiydi bu, beğenmedi."
ve kafka'dan bir söz yazdı:
"sonuna en şiddetli cezaya çarptırılırız ve boğucu bir gün ortasında kanun adına bizi tutuklayan kişi bıçağını saplar kalbimize; köpek gibi geberir gideriz. cellat da suskundur, kurban da."*
"çok kırılmıştı sadık hidayet. istediği gibi bir adam olamadığı için kendine, on görmezden geldikleri için başkalarına çok kırılmıştı."