yaktı ışığı, değiştirmesi gereken çok şey vardı. rahat değildi, dilediği şeyleri konuşamıyor, dilediği gibi yazamıyordu. kulübesine bağlanmış bir köpekten farkı yoktu. ipin uzunluğu kadar hareket edebiliyor, o mesafe kadar koşabiliyor, yürüyebiliyordu.
aklında o kadar çok şey var ki insanlarla paylaşılmayı bekleyen. yazıyor yazdığı an kolluk kuvveti gelip yazdıklarını topluyor "bir daha yaparsan ceza veririz, yazacaksan bu anayasaya uygun şekilde yazman gerekir. yoksa sonuçlarına katlanırsın" diyorlardı. ama o anayasa değildi ki. işkembeden sallanmış mantıksız, uygulanması mümkün olmayan bir kaç kuraldan ibaret bir kağıt parçasıydı.
her yazı yazdığı zaman evine gelip "ver bakayım onu yine saçmalamışsın, anayasayı oku, oku ve yine oku" demelerinden bıkmıştı. ciddi ciddi düşünmeye başladı. işin sevindirici ve umut verici yanı yalnız değildi. çok vardı çevresinde bu şekilde sıkılmış, baskı altında yazmaktan bıkmış insan. beraber düşünmek, ortak bir karar vermek akla daha yatkındı. gecelerce tartıştılar, konuştular, yılmamaya karar verdiler.
uygulamaya konmayı bekleyen bir kaç planları vardı artık. ordan oraya savrulan bir yaprak değil, ayakları yere sağlam basan bir ormandı artık onlar.
planı yavaş yavaş uygulamaya başladılar. kimsenin ama kimsenin haberi yoktu. belki de vardı. ama bu bir isyandı ve artık başlamıştı...
2 yıl önce...
kolluk kuvveti karargahı...
anayasa hazır efendim.. herşey istediğiniz gibi.. yani herşey sınırlı...