tıp fakültesine adım atan genç doktor adaylarının hemen hemen hayat hikayeleri ve bu mesleği seçme nedenleri benzerdir. o yüzden öğrencilerin birbirine fazla da anlatacak bir şahanelikleri yoktur. okulun ilk yılında öğrencilerin birbirlerine aşk itirafları alır başını gider. ben bunu uzunca süre kendini öss maratonuna odaklayan bünyenin fışkırması ve coşması olarak nitelemekteyim.
fakültede sayıları az olmakla birlikte kendi idealleri ve hayalleri için çalışan öğrenciler vardır. genelde başarılıdırlar. takdir edilmesi gereken kişilerdir.
diğer büyük bir grup ise ben ve benim gibilerden oluşmaktadır. "birilerini mutlu etme ya da kendilerine verilen evlatlık görevini en iyi şekilde yerine getirme" gibi omuzlarına binen ağırlığın akabinde kendilerini fakültede bulmuşlardır. dersler dışında herşeyle ilgilenirler. siyasetten tarihe kadar uzanan geniş bir yelpazede bilgi sahibi olsalar da kendilerinde en ufak bir doktor olma ışığı görülmez. sineklerin kanatlarından kurbağaların sıçrama yasalarından bahsedebilirler mesela!
bir de dikkatimi celbeden önemli bir konu da potansiyel sigara içen bünyelerin çokluğu!evet, hemen hemen herkes (hepsi demiyorum ya, hemen de yanlış anlmayın!) sigara kullanıcısıdır. ee, bu stresle başka türlü başa çıkılmıyor tabii!