faust

entry131 galeri video2
    34.
  1. Yüksel Pazarkaya'nın yazdığı önsöz:

    "Dante Alighieri'nin "Tanrısal Komedya"sı (La Divina Commedia), Cervantes'in "Don
    Quijote"u, Shakespeare'in "Macbeth"i dünya yazınında nerede duruyorsa,
    Goethe'nin "Faust"u da aynı yerdedir. Gelmis geçmis basyapıtlardan, dünya
    yazınının en yüce doruklarından biri.
    Goethe'nin yasamının sonuna dek uğrastığı Faust, onun çok kapsamlı yazın
    yaratımının da basyapıtı olmustur. Goethe'nin yasamıyla en çok bu yapıt
    özdeslesmis, yasamıyla birlikte bu basyapıt da büyümüs, olgunlasmıs, Goethe'nin
    kimlik ve benliğiyle bütünlesmistir.
    Bir ömür süren bu yazın uğrasının ürünü: Urfaust (1772-1775), Faust I (1797-
    1801; 1806), Faust II (1800; 1824-1831) olarak bilinir. Bu yapıtlar Türkçeye de
    çevrilmistir. Bu yapıtlar üzerindeki çalısma süreçlerinin bir de ara dönemleri
    vardır. Urfaust ile Faust I arasında basılmıs bir Faust daha var: Faust - Bir
    Fragman (1788-1789). Büyük ölçüde Urfaust'u içerir, Faust I tasarımının imlerini
    tasır. Okunduğu zaman görülür ki, fragman nitelemesine karsın, baslı basına bir
    bütündür. Rahatlıkla sahneye getirilebilir, değisik bir Faust metnidir. Goethe,
    bu nüshayı ilk kez 1790 yılında Leipzig'de bağımsız olarak yayınlandı. Bu metnin
    Türkçe çevirisine raslamadığım için, Goethe'nin 250. doğum yıldönümünde
    Cumhuriyet'in okurlarına armağanı olarak, ben de bu nüshanın çevirisine
    kalkıstım. Kalkıstım sözüne döneceğim.
    Faust adıyla ilk kez 1506 yılında karsılasılıyor. Yasadığı bilinen Faust üzerine
    ilk halk kitabıysa, 1587 yılında Frankfurt'ta basılıyor: Historia von D. Johann
    Fausten. Daha sonra sayısız çesitli baskıları yapılıyor. Goethe, çocukken eline
    geçirdiği böyle bir halk isi baskıyı okuyarak, Faust ile tanısıyor. Aynı
    yıllarda, kukla oyunu olarak 16. yüzyıldan beri gösterilen `Christopher
    Marlowe`'nin oyunuyla da tanısıyor. Kabına sığmayan insan izleğiyle Faust,
    Marlowe'dan Klaus Mann'a yüzyıllar boyu pek çok yazara konu olmustur.
    1772 Ocağı'nda Goethe'nin, çocuğunu öldüren Susanne Margaretha Brandt'ın
    asılısına tanık olduğu sanılıyor. Bu genç kadın, seytanın kendi içine yerlestiği
    inancındaydı. Goethe, bu olay üzerine, Urfaust'un ilk sahnelerini yazar. 1775
    yılında Weimar'a getirdiği Urfaust'un günümüze kalan ilk elyazma nüshasıysa 1787
    yılından.
    Altmıs yıl süren uğrasa ve çesitli nüshalara karsın, hepsi bir bütünlük
    sergileyen Faust'un odağındaki izlek, insanın içinde iyi bir öz olduğuna inanan
    Faust ile Mephistopheles arasında buna iliskin olarak girisilen bahistir.
    Seytancıl Mephistopheles, yoldan rahatlıkla çıkarılabilir bir insan imgesini
    savunur. Faust, insanın iyi olduğu savasımını verirken, seytan da, Tanrı'dan onu
    bastan çıkarmak üzere aldığı izinle, insan üzerindeki ters etkisini kullanır.
    insanın doğasında her iki kutup da vardır, iki kutbun bütünü ve bilesimidir.
    Ancak, yadsıyan ve mahveden seytanın kolaylıkla yönlendireceği kutup, insanın
    tembel ve rahat yanıdır; yüzeye, sığlığa bakarak kanan, yüzeysel parlaklığa
    kanan yanıdır. Faust, bu yüzden, tıpkı kutsal kitapların öyküleri gibi, evrensel
    bir insan ve insanlık trajedisidir. Zira, iyiye yönelmek ister, ancak göz göre
    göre hep seytana uyar, uçuruma yuvarlanır. Baskalarını da böylelikle mutsuz
    edip, uçuruma yuvarlar. Faust yerine bu trajediye insan adı da konulabilirdi.
    Aslında, Mephistopheles de insanın içindeki bu iki kutuptan; yadsıyan, olumsuz
    kutbun kisilesmesidir.
    Goethe, bu kisilestirmeyi aydınlanma sürecinin insan anlayısı çerçevesinde
    gerçeklestirerek, evrensel bir çağdas kurguya varır. Rönesans'la ortaya çıkmaya
    baslayan aydınlanmanın insanı, usa ve bilime inanmıs, kör inancı yadsıyan, dünya
    islerine yönelik olarak, düsünceyi eleyen, skolastik, dinsel, en son ve tek
    doğrucu çözümler olmayacağını benimseyen insandır.
    Kapanıp kaldığı yerden dünyaya ve doğaya çıkmak, doğal yaratının kaynaklarını
    bulmak, yaratarak yasama ve dünyaya katılmak ister. Kendi sınırlarını asmak,
    uçsuz bucaksız olanaklara ve yaratı kaynaklarına ulasmak ister.
    içi yaratıcı güçle kaynar, sonsuzluğu özleyen bu gücü eyleme dönüstürmek için,
    çağırdığı doğa ruhu, iblisten baskası değildir. Mephistopheles, Faust'un dinmek
    bilmeyen taskın istem ve özlemini doyurmak savındadır.
    Goethe için, birey, evrenin kendisidir. Evrenin çekirdeği, dolayısıyla doğal ve
    anlaksal bütün gücü insanın içindedir, insan ben'idir. Bu yüzden, insan doğayla
    ve evrenle bir bütündür. Ama evrenin bu çekirdeği, içinden ve dısından seytanın
    tehdidi altındadır, trajedisi de bu tehditten, bu tehdidi göre göre, uçuruma
    yürümesinden doğar.
    2 ...