"gerçek kuran’ a yatkın olan kafa, ne bizim topraklarımızda ne de ortadoğu’ da bulunmuyor. kur'an belirli bir ıq düzeyinin üstüne hitab ediyor. yaşadığımız coğrafya ve onun daha doğusu, belirli düzeyin altının kuran’a davranacak olduğunda ortaya çıkacak vahim sonuçların bir belgesi.” diyor kendisi. yani, salakmışız.
"secde" ile ne derdi olduğunu anlayamadığım yazar. Bir de diyor ki;
"gerçekten düşünen ve sorgulayan bir imanlı beyni secdeye bastırmak için, mafya filmlerindeki, kişinin kafasına bastırarak su dolu küvete sokan kişilerin varlığı gerekir. imanlı bir beyni, ‘karşıdaki’ bir tanrıya secde ettirmeyi başaracak zalim bir güç yoktur. karşıdaki bir tanrı’ya secde, onun ‘orada değil buradayım. sana şahdamarından daha yakınım.’ ayetine hiç kulak asmadığının gösterisidir. kişi, tanrı’nın karşıda değil kendisinin içinde bulunduğu gerçeğine kavuştuğunda, secdenin her şeklinden imtina edecektir."
oysa, yüce allah buyuruyor ki;
ey iman edenler, rükû edin, secde edin, rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. hac : 7.