pazar bulamadan amerika ile sanayi yarışına girmiş ve sonunda eline almış ülkedir. pazar bulmak adına yaptığı hamleler de tutmayınca yan basmıştır. sonunu getiren etmenlerden en büyüğü abd nin başarıyla uyguladığı "yeşil kuşak" projesidir. "dininizi elinden alacaklar bu gomonistler" şeklinde çok basit bir sistemle işleyen proje ortadoğu nun tamamında rus etkisinin bertaraf edilmesine yol açan paramiliter grupların doğmasına yol açmış, sonunda da rusların hint okyanusu na ulaşma hayalleri suya düşmüştür. ikinci bir etki ise amerikan kapitalizminin görkem ve parıltısının sovyet kanaatkarlığına nazaran çok daha fazla taraftar toplayabilmesi idi. hatta yaşı büyük olanlarımız o devirler türkiye için "küçük amerika" olmanın, lüks teknolojik mallara sahip olmanın, iyi giyinmenin ulusça nasıl büyük bir hedef haline getirildiğini hatırlayacaktır. buna karşılık belki daha fazla arkasından gidilmesi gereken "gelir dağılımında adalet, işçi sınıfının hakettiğini alması" gibi kavramlar sönük kalmış ve yeterli taraftar toplayamamıştır. tabi bunda abd den de fazla avrupa nın bu kavramların karşısına "özgürlük, insan hakları, bireysellik" gibi kavramları çıkartmayı başarmış olması etkendir.
sovyetlerin çok süper, insan haklarına feci saygılı falan bir devlet olduğunu iddia edenlerin de ideolojik körlük içinde oldukları söylenebilir. önümüzde çek ve afgan işgalleri, kgb nin yeraltı faaliyetleri, semipalatstinsk poligon, kırım tatarları na uygulanan zorunlu göç ve daha başka birçok örnek dururken bu devlete "insan hakları aşığı süper devlet" yakıştırmaları yapmak cehaletten fazlası olacaktır. ha derseniz ki "kardeşim o öyle idi de abd ne yapıyordu peki?" bu soruya başımı eğerek "haklısın kardeşim abd daha da pislikti" diye cevap veririm. zira soğuk savaş öyle de pis bir olaydı.