kendisinin mertliği ile ilgili şöyle bir olay anlatılır. çakırcalı osmanlı'yla dalga geçercesine dağlarda efelik yapıp, mazlumlara yardım etmektedir. osmanlı ise onu asi ilan edip, katlini istemektedir. çakırcalı'yı yakalamak için sadece ödemişteki müfreze birlikleri yetmez, aydından, izmirden müfrezeler gelir. ama çakırcalı'yı yakalamak ne mümkün. çakırcalı'nın 15 yıl boyunca dağlarda efelik yapmasında en büyük etken muhteşem bir istihbarat ağına sahip olmasıdır. yani yataklara sahip olmasına
bu yataklardan gelen bilgilere göre çakırcalı'yı yakalamak için istanbul'dan özel müfreze getirilmiştir. birliğin başında da genç bir komutan. çakırcalı istihbaratı alır. kendisine bu komutan ve müfrezesi baskın verecektir. çakırcalı hemen plan yapar. komutana haber ulaştırır derki "ben şurada şurada olacam". komutan bahsedilen yere giderkende çakırcalı'nın pususuna kurban gidecektir. çakırcalı kızanlarına emir verir. ben ateş etmeden kimse etmesin. efe ve kızanları pusulanırlar. genç komutan ve müfrezesi önlerinden geçmeye başlar. çakırcalı tüfeği doğrultur ama ateş etmez. komutan geçer gider. daha sonra komutana mektup yazar. derki mektubunda " bak komutan var git işine. yazık olacak sana. bugün namlumun önünden geçtin vurmadım seni, bir daha gelirsen affetmem" der. bunun üzerine de komutan görevi teslim eder ve gider.
ayrıca şunuda yazayım. şair eşref'in kendisi ile ilgili bir dörtlüğü vardır.
Biz Tevarihte emsalini çok gördük
Eden elbette bulur ettini çok gitmez
Eşkıya seyf-, hüdadan serini kurtaramaz
Çünkü affetse hükümet, Çakıcı affetmez