Kuyruklu yıldızlar, demir yumruğumuz gibi gökte seyreder
Çelik, gibi ışıldayan idealler,
Harp meydanı;
Türk’ün topları surları deler
Türk’üz biz kılıcımız keskin, ülkümüz derin,
Vatandır derdi, anadan doğma erin.
Şeytandan izin al, postalın altıdır yerin
Çare yok Kafir, ölümden sonra tabutun serin
Bizi savaşırken izle, er kişi olmaya imreneceksin!
Şeref dağıtıyoruz, çelikten kılıcımız ile gebereceksin
Şeytandan izin al, cehenneme gecikeceksin
Postalın altında kendine yer beğeneceksin!
Doğanın kanunu;
Yem olur zincirdeki en zayıf halka
Kağan istila eder toprakları, aş verir halka
Güneş;
Her gün gökte dirilen bir anka!
Galaksi fethedeceğiz;
Yolda bulunur mu konalka?
Erlik Han, emretti;
Öküzler yeryüzüne!
Düşman buna üzüle.
insanlar nankördür satar vatanı;
Yeni yetme bir güzele.
Uzansa ellerim yedi katlı âleme,
Dokunmak isterim o yüce ceddime,
Oğuz, Yavuz gibi bir çok kutlu dedeme.
Ben Türk’üm, Onur sayarım bunu kendime.
Çıktığımız yerin adı ergenekon.
Bu ne bi’ başlangıç, ne de bi’ son.
istediğimiz yıldızların sayısı katrilyon,
Bil ki, cenkte yirmiden değerlidir on.
Kılıçlar vuruşunca çıkar ibadetin tınısı.
On hayattan değerlidir tek bir savaş anısı!
Naralarımız dinmez, şikayetçi arş tabakası!
Kanla yazılır! “Savaş” müziğinin notası!
Savaşla yükselir yürekteki öfkeli ısı!
Er kişinin hazinesidir; kuvveti, kası.
Uçkan olanın, vatansa tek derdi, tasası;
Vefa borcumuz, uçkan olan neferin yası.
Er kişiyi mahveder, bi’ kahbenin hatırası,
Yıkar yurdu, otağı, zehirli kahbenin mirası.
Evlat! Sert vur dipçiği; parçalansın kafatası;
Çatırdama sesinin istikametidir savaş sahası!
Yüce erlik han, belirli mi ölümün yasası?
Düşmanı ezmek isteriz, Tanrım var mı bir sakıncası?