domuz muyum, nötr müyüm, ne bok olduğumu anlamadığım durum.
sevdiğini kıskanmanın diğer adı ''benim dışımda hiç kimseyle güzel vakit geçirmesin'' olduğu için kıskanmak kadar saçma bir bencillik örneği az bulunur. sakınmak denilse anlarım. mesela, başına kötü bir şey gelmesin diye çevresel dinamikleri hesaba katarak bütün tehlikelerin farkında olmak ve uyarmak daha işe yarar ve hayat kurtarır. peki kıskanmanın kime ne faydası var? kıskanma sayesinde racon kesilmiş, ''benim dediğim yapılır'' ilkesi hayata geçirilmiş olur.
ayrıca bu coğrafyada sevgiliyi ya da eşi kazanmak gibi bir kültür olmadığı ve başkası adına mutlu olabilme kültürü çok eksik olduğu için, bencillikle harmanlanmış muazzam bir sahiplenme ve dikte etme var o kadar. aksi halde, ''neden ve neyden kıskanıyorsun?'' diye sorulunca ''seviyom yea ondan'' gibi ilginç bir cevap alınmazdı. çünkü,
- seven kişi, sevdiği kişinin başkalarıyla vakit geçirerek mutlu olmasından keyif alabilmesi ve onun adına mutlu olabilmesi durumunda, ortada kıskançlık diye bir şey kalmaz. eğer ki ''benimle güzel vakit geçirsin, başkalarıyla değil!'' derseniz, bu durum bencilliğin ötesine geçemeyen histeri dolu kıskançlık vakasına dönüşür.
buna ek olarak, aldatma hikayeleri ile kıskançlık duygularını birbirine bulaştırmamak lazım. yani, sevdiğiniz kişi başkasıyla aynı yatağa girmişse, bu zaten başlı başına bir sonuç doğuracağı için, kıskançlık ya da onun adına mutlu olmak gibi bir şeyden bahsedilemez.
sonuç olarak herkesin deneyimi, tarzı kendini bağlar. bana göre sevdiği kişinin ilgisini çekmek için mücadele etmek, pes edip kıskanmaktan daha iyidir. ha, bir zaman sonra sevme şiddeti daha mantıksal bir düzlemde seyrettiği için, bu muhabbetler henüz başlamadan önce kökten çözüm üretilebiliyor; sevgili olmayarak. dediğim gibi, herkesin bir sevme tarzı ve sevdiği için bir şeyler yapma tarzı var.