üremeyi reddederek dünyadaki mevcut kötülük sistemine yeni bir besin kaynağı eklemeyi reddeden, bence çağımızın en asil düşünce hareketlerinden biridir.
gönüllülükle, bile isteye tüm şartlara rağmen dünyaya yeni bir birey getirmek,hem bireyin kendisine hem de dünyaya eklenecek yeni bir zarara karşılık gelir. geri dönüşü olmayan co2 salınımı, karbon ayak izindeki artış, kaynakların git gide kısıtlanarak açlık terörize edilen milyonlar düşününce bu ince öngörüye sahip insanların neden bu tavrı seçtiği rahatlıkla anlaşılabilir, anlaşılmalıdır.
gelin görün ki asgari ücretle çalışıp 3 çocuk yapanların olduğu ülkelerde bunu çoğu kişiye anlatmaya bile kalkamazsınız. o yüzden sınırlı bir hareket olarak başlayıp çok ince ince yayılım göstermektedir ve belli düşünsel kapasiteye ulaşmış bireyler tarafından benimsenmektedir.
bu düşünce hiçbir şekilde insan kıyımını meşru görmez, asla kimseyi doğuma karşı yasaklanması gerektiğini ileri sürmez, bu bir gönüllülük hareketidir. dünyada vhemt(voluntary human extinction movement) adı altında bu fikir toplanmıştır ve azar azar da olsa benimseyenler çoğalmaktadır.
2050 de neredeyse 9.7 milyara ulaşacağı birleşmiş milletler raporunda belirtilen dünyada, bu ekonomik korkuya dayalı kölelik sisteminin üstesinden gelmenin yolu bu canavara artık daha fazla besin kaynağı sağlamamaktan geçer. hiçbir çocuk rızkıyla gelmez. ancak ruhban sınıfları ve kapital baronları geleneksel çocuklu aile yapısını desteklerler çünkü sistemin çarklarının dönmesi için mutlaka yeni aç gırtlaklar gerekmektedir.
bir diğer husus da bu harekete gönül verenlerin çoğunlukla veganizm gibi doğaya olan zararı minimize edecek düşünce hareketlerine de yakın temasta olmasıdır. dünya hiçbir şekilde iyiye gitmemektedir ve eklenen her yeni birey, bir iyilik meleği olsa bile en iyi ihtimalle çok fazla ızdırap çekecek, dünyadaki entropik yozlaşma terörünün kurbanı ve/veya oluşturucularından biri olacaktır.
üremeyi reddeden bir kaç bilinçli nesil yoluyla tüm bu kötülükleri kardeşçe bitirebiliriz.