Yunanca ve Latince “seçmek, ayırmak” anlamına gelip “Eligere” kökünden gelen Eklektik sözcüğü temel olarak Seçmecilik demektir. Birçok alanda kullanılan bu terim, felsefik olarak “her sistemin/akımın sunduğunun en iyisini almak” anlamındadır. Yani farklı düşünce sistemlerinden seçilen öğretilerin farklı/ayrı bir sistem içinde yeniden barındırılmasıdır (Marcus Tullius Cicero ya da “Cicero” en önemli temsilcisi olmuştur;ilk dönemler için). Sanat akımlarında, düşünce sistemlerinde, inanç sistemlerinde, bilimsel yaklaşımlarda öne çıkan (onu oluşturan,temel) belirgin temaları alıp farklı bir biçim yaratılmasıdır. Mesela moda da, birbiriyle uyumsuz parçaları biraraya getirip uyumlu bir bütün yaratmak-sentez oluşturmak Eklektizm’dir.
Eklektizm felsefi bir yöntemken filozof Victor Cousin tarafından bir öğreti haline getirilmiştir (1826-1827). Çeşitli düşüncelerin ve görüşlerin alınmasıyla oluşan Eklektizm, Cousin’in ontoloji ve tarih felsefesi üzerine yayınlarında bahsedilmiştir. Buna göre Eklektizm; bir öğretinin geliştirilip ona takılıp kalınması yerine her çağın/dönemin katkısıyla ve insanlığın birikimiyle gözden geçirilerek sürekli yenilenmesidir. Bu sebeple öz ile ilgilenen Eklektizm, alındığı sistemin bütününü benimsemek yerine bir derleme ve sentez oluşturur. Mimari açıdan 19. yüzyılda yaygın bir stile dönüşen Eklektizm, çağa ve güncel koşullara göre yaratılan bir üsluptur. Mimaride üsluptan ziyade bir biçim olarak kullanılan eklektizm; farklı mimari akımların belirgin özelliklerini bünyesine –belli mimari disiplinlere göre– düzenle yansıtarak bunları yeniden sentezlemiştir.