kuaförlerin saç konusunda, kadınları en iyi kandırdığı şeylerdir. 2 çeşit kandırma tipi mevcuttur.
1. çeşidimizde kuaföre gidilir ve "sadece uçlarından, sadece kırıklarım, sadece çok az, boyunu kısaltmayın lütfen" denir yalvaran bakışlar eşliğinde. bakışların yalvarmasının tek nedeniyse hiçbir kuaförün elinin ayarının olmaması ve hepsinin saçları kısaltmaya meraklı olmasıdır. kafanı emanet ediyorsun ne de olsa, istersen yalvarma.( test edilip onaylanmıştır ki kuaförü ne kadar süpermiş gibi hissettirirseniz saçınızda o kadar iyi sonuç alırsınız.)
neyse. her kuaförden beklendiği üzre 2-3 cm kısalmasını istediğiniz saçtan 6-7 cm gitmiştir. bu 2.çeşit kandırılmaya göre bir nebze olsun daha iyidir.
2. çeşidimizdeyse kuaföre gidilir. muhtemelen saç kestirmeye bile değil, fönü, maşası zartı zurtu için gidilmiştir. daha koltuğa oturduğunuz anda "aa saçında çok kırık var. bunları keselim ki saçın daha çabuk uzasın, güçlensin." cümlesi duyulur ki bu da kandırma cümlesidir. duyduğunuz yerden uzaklaşın, kaçın. çünkü ne kadar "yok ya ben baktım yok benim saçımda kırık" deseniz de kuaför tüm melek yüzlülüğüyle sizi kandıracak ve tüm şeytanlığıyla saçınızı kestirmeye ikna edecektir.
ulan bi kere o saçı uzatmak için neler çektim ben, kırılmasın diye ne şampuanlara ne bakım kremlerine paralar döktüm, beğenmiyorum diye oturup ağladım. hangisini çektin de kırık var diye konuşuyosun lan ib.e.
öhöm.. diğer yandan saç dediğin şey ölü zaten. ölmüş gitmiş yani. çamaşırların sağlamlığını kontrol eden ayşe teyze edasıyla saçını iki ucundan çektiğinde acıyo mu? ölü işte nası acısın? sen onun ucunu kessen dibine ne yararı olur? tırnağını kestikçe dipten daha mı gür çıkıyo? manyak mısın olm sen? niye kandırıyosun elalemin karısını kızını? bırak ya. bana böyle şeylerle gelme bundan sonra.
önemle duyrulur: yemeyiniz, yiyeni uyarınız. kırık değil be kazık.
