"öfkemi kontrol ederek nasıl yazacağım" temalı bir entryime daha hoşgeldiniz.
ben özcan deniz yerine senarist takımına kafa göz dalmak istiyorum. yahu tamam bi yere kadar anlamaya çalışıyorum. bir yapımcı bana gelse ve "özcan deniz ve meltem cumbul ile bir aşk hikayesi çekeceğiz, sen yazacaksın" dese ona önce "çay var içer misin" diye sorarım daha sonra da "lan geçim derdi egonomik griz ben ne yapıyorum" telaşına düşüp hemencecik teklifi kabul ederim. ama bu kadar boktan bir iş ortaya çıkarmam. uzun uzadıya diziyi izlemedim. gerek de yok zaten. ama şu fal muhabbeti ne lan!? allaseven bir anlatın bana.
bi işin bu kadar kolayına kaçılır mı canlar? neymiş falda kara bulutlar dönüyormuş da tam o sırada kötü/vamp kadın ile özcan deniz karşılıyormuş. izleyenlerden şu tepkiyi mi bekliyorsunuz;
"ay selin gördün mü kara bulutlar ah ah! yılan yılaaan!!! bakma özcan'a öyle. elinden alacak meltemin bak uruspuyaaa yaa:((("
zaten yeterince hurafeler ile uğraşıyoruz günlük yaşamda. siz prime time da yayınlanan bir dizideki temel olayı fala bağlıyorsunuz ha? bende meltem cumbul kadar antipatik, özcan deniz kadar kalitesiz (sizlere laf etmeden duramazdım) olsam bu senaryoyu düşünmeden kabul ederdim. bir oyuncunun duruşu olur, karakteri olur. onlara senaryo götürürken bin defa düşünürsün. şahsen ben yapımcı olsam tuvalet kağıdına yazdığım senaryoları bile bu oyunculara götürürüm. kabul ederler zaten düşünmeden.
fala inanma falsız kalmaymış! bu mudur yani senaryo!
bu mudur amına koyum!
* öfkemi kontrol edemediğim yerde bırakıyorum. siktirip gidiyorum bu başlıktan.