Edebiyat hocası: Antalya'ya gelince haber verirsin, bir şeyler içeriz.
Ben: Olur hocam, Palavra diye güzel bir mekan var Kaleiçi'nde, orda içeriz.
Edebiyat hocası: Ben Lara'yı tercih ederim. Daha şık, daha güzel mekanlar dururken napacağız Palavra'da?
Ben: Ne bileyim, ben düşmüşlerin, kendilerine zarar verenlerin, azılı paranoyakların bulunduğu; bir de kelimelerin fahişe fahişe ortalıkta gezindiği otantik mekanları seviyorum.
Edebiyat hocası: ?!!?...?!!?!.... !
Arkadaşlar: Haha, haha.
Pınar: Şu cümleleri söylerken sigara olmalıydı dudaklarında.
Ben: Sigara da nedir? Pipoyla hayal et beni, tütünü kaçak olsun. Sartre gibi. Lanet Sartre gibi.