bir roman kızına ölesiye aşık olmaktır.
hikayesi anlatılırdı. onu da dinlemek hüzünlenmek sevinmektir.
--naklen--
edirne yi gezelim diye yola çıkmıştır, iki arkadaş. kahramanımız 35 yaşlarında. babadan, sülaleden zengin. kendisi de iyi ve büyükçe bir iş kurmuş. paraya para demiyor.
yol üzerinde durdukları benzincinin biraz ilerisinde bir düğün olduğunu farkederler. sokak düğünü. benzinciden sonra oraya kırarlar direksiyonu. millet vur patlasın çal oynasındır. romanlar düğün yapıyor. esmer yüzlü ak yürekli insanlar.
hoşlarına gider eglence uzaktan uzağa bakarlar. sonra bakarlar kimsenin umurunda değiller biraz daha yaklaşırlar düğüne.
bi süre izlerler. hatta yaşlı bir amca buyrun buyrun falan der, yabancı olduklarını anlayınca.
beye havaya girer bizimkiler, alkışla falan eşlik ederler müziğe.
sonra o, 35 yaşlarında olanın dikkatini bi kız çeker. kız ortada arkadaşlarıyla oynamaktadır ama ne oynamak. hiç diğerleri gibi değildir. zarif, biraz utangaç ama iyi bir de oyuncudur. müziğin hakkını verir.
ayrıca yüz olarak ta esmer değil aksine bembeyaz. fiziği orantılı, hatta giydikleri bile çevresindekilerden farklıdır. abartısız ama düzgün ve özenli.
bizimki kafayı takar kıza.
lakin ne yapsın gitse konuşmaya çalışsa, ne olacağı belirsiz. kavga mı çıkar, kız evli mi bekar mi belli değil.
bi süre daha kalırlar. bizimkinin aklına kendilerine hoşgeldin diyen o amca gelir.
çeker amcayı kenara;
amca bu kız kim
amca güler bizim cevo nun kızı, muhtarın der
adam evli mi nişanlı mı amca der
nişanlı falan olmadığını öğrenir.
bizimkiler kız oradan gidene kadar kalırlar.
edirne ye gidip döndükten sonra, bizimkinin aklı hala ordadır.
lakin olabileceklerden cekinir. ana baba ne der. arası bozulur mu çünkü ciddi ciddi abayı yakmıştır kıza.
bir gün kafayı bozar alır aile büyüklerinden yaşlıca bi erkeği giderler oraya.
kızın babası muhtar ya kolayca bulurlar muhtarı.
yaşlı kişi, konuyu açar.
durum böyle böyle. biz gerekeni daha sonra yapıcaz ama önce bi konuşmaya geldik der.
kızın babası normal karşılar.
kimsiniz nesiniz diye sorar.
anlatır onlarda,durumların işlerini güçlerini.
kızın oradaki insanlardan neden farklı olduğunuda anlatır muhtar. kız kıt imkanlarla da olsa liseyi bitirmiş bi fabrikada çalışmaktadır.
bizimkinin yanındaki adam uygun şekilde söyler. müsait bi zamanda bi erde oturup konuşsunlar da işin devamını öyle getirelim der.
anlaşırlar. bi kaç hafta sonra kızla bizimki mahalledeki bi pastanede oturup konuşurlar.
aman allahım kız nasıl bir insandır öyle.
sanki roman kızı değil ingiltere kraliçesi ama iyi anlamda. hakkaten oturup kalkması, zerafeti, karşısındakine saygısı. ölçülü gülümsemesi falan. bizimkisi uçar uçar.
--naklen--