olayları dönemin şartlarına göre incelersek 'despot' kelimesi bu padişah için yanlış olacaktır. osmanlı'nın o dönemde bulunduğu durumu anlatacak değilim. ülkeyi 33 yıl daha ayakta (öyle ya da böyle) tutan birisinin 'ulu' sıfatını hak etmesi normaldir. kurduğu gizli servis devlete çok şey katmıştır, siyon dağı ve çevresini de 'satılamasın' diye kendi hesabına geçirmesi, yabancı devletlere karşı denge politikasını izlemesi, birçok medrese, hastane vb* yaptırması yaptığı işlerden bazılarıdır. ayrıca 'despot' birisi meşrutiyeti nasıl ilan edebilir ki? bir de önemli başka bir şey var. abdülhamid, vahdettin gibi osmanlı'nın en boktan zamanlarında tahta geçen kişiler linç edilirken, fatih, kanuni gibi osmanlı'nın süper güç olduğu zamanlarda tahta çıkanlar hep alkışlanır. ilginç...