Allah resulü (sav) islamı en güzel şekilde yaşayan zat olduğuna göre ona bakalım. Eğer o peygamber barıştan değil savaştan hoşlanmakta ise sizin dediklerinizde belki bir haklılık payı bulunabilir. Ve eğer bir insan barışı sevmiyor, vahşet ve zulmü(haşa) tercih ediyorsa da; bu hayatının her dönemine yansıyacaktır.
Allah resulü (sav) peygamberliğini ilan ettikten sonra sayısız hakarete, tacize maruz kalmıştır. Delilikle suçlanmış, Taşlanmıştır, secdedeyken başına deve pisliği bile dökülmüştür. Hatta en sonunda her kabileden bir kişi olmak üzere beş kişi onu uykusunda katletmeye gelmiştir. Fakat tüm bunlara rağmen bu mübarek zat asla beddua
Bile etmemiş, ağzından kötü söz duyulmamıştır. Eğer bu zat vahşetten kötülükten hoşlansa idi; onlara karşı hiç mi karşılık vermeyecek veyahut kendisine devamlı eziyette bulunanlara karşı merhamet etmekten vazgeçmeyecekti? Ebu cehil e kim bilir kaç defa gitmiş, uğradığı hakaretlere, eziyetlere rağmen vazgeçmemiştir. Merhameti olmayan bir zat bunu asla yapmazdı.
iki gün üst üste tam doyarak yemek yemeyen ş mübarek zat (asm) eğer ki (haşa) içinde bir kötülük garaz bulundursaydı elbette mallarını insanlara, zorda kalmışlara dağıtmayacak tam tersine ellerindekini alacaktı. Ve değil iki gün doyarak yemek yemek, bir daha açlık çekmeyecekti. Fakat yüce peygamberimiz diğer insanları kendinden daha çok düşünüyor, kendi aç kalıp başkasına yediriyor, kendisi yamalı eski cübbeler giyip, diğer insanları giydiriyordu.Bunu yapmak için çok büyük merhamet sahibi olmak gerekir.
Bunun yanında köleleri hür bırakmayı tavsiyesi, savaş esirlerine şefkatle davranması ve okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakması da yine en büyük merhamet örneklerindendir. Bunun yanında insanlar onun bu kadar sefkat dolu olmasını görerek islama girmişlerdir.
Mekke nin fethinden sonra müslümanlara her türlü eziyeti eden, mallarına el koyan, hayvanlarını çalan, onları öldüren, hapsedip işkence eden insanlara karşı ise;
"Kim Kâbe'ye sığınırsa emindir, kim Ebû Süfyan'ın evine sığınırsa emindir, kim evinin kapısını kilitler ve kendi evinde oturursa ona dokunulmayacaktır, o da emindir.”
Diye mektup yollamıştır. Bu sayede müşrikler yaptıkları onca kötülüğe rağmen yine bir karşılığa uğramamışlardır. Ve bu sayede yine islam yayılmış ve hak din olduğu bir kez daha doğrulanmıştır. Savaş ise islamın yaşanmasına ve anlatılmasına karşı durup, hak din islamın yayılmasına set çekenlere karşı yapılmıştır. Islamda savaş böyle kutsi amaçlarla yapılır ve bunun sonuçları sadece savaş sonrasında değil, savaşırken bile ayan beyan ortadadır. Örnek olarak Allah resulü nün savaşta karşı tarafa küfretmeyi yasaklaması gibi, hz. Ali ise savaşta bir müşrikle çarpışır, yere yıkar ve tam öldürecekken müşrik onun yüzüne tükürür. Hz. Ali onu öylece bırakıp ayağa kalkar ve öldürmez. Müşrik sorar neden diye? Hz. Ali ise ben seninle allah rızası için savaşıyordum, sen bana tükürünce araya nefsim girdi. Ben nefsim için adam öldürmem der. Buna karşılık adam şehadet getirir ve islama girer.
