bir yanlış var. sözlükte de, sanal alemde de, gerçek alemde de sık sık düşülen bir yanlış. bir başkasının adına konuşma hakkını kendinde görmek yanlışı. bu yanlışa düşenler özünde iyi niyetli dahi olsalar, yaptıklarının yanlış olduğunu değiştirmez. bu yanlış biz türklerin kürtler hakkında onları temsilen söz söyleme hakkına sahip olduğumuz yanılgısı.
bugün kürtlerin büyük çoğunluğu pkk'ya destek vermiyorlar. bunun çok çeşitli nedenleri var elbette. pkk'nın kucaktan kucağa dolaşması, silahını başta kürtler olmak üzere masum insanlara da doğrultmuş olması, oturup devletle danışıklı dövüşlere girişmesi ve türkiye cumhuriyeti ile birlikte kürtleri canından bezdirmesi. ancak kürtlerin bugün büyük çoğunluğu bağımsızlıktan yanadır. bunun sebebi de pkk değil, hep dediğimiz gibi, pkk bir mesele değil, bir meselenin sonucudur, kürt meselesinin.
kürtler 1920'lerdeki milli mücadelede kaderlerini tayyin hakkını biz türklerle birlikte mücadele etmek yönünde kullandılar. kürtler türklerle ortak hareket etmeseydi, güneydoğu'da fransızları ve onların güdümüne girmeyi tercih etmiş ermenileri, doğu'da da çarlık rusyası'nı canından bezdirmeseydi, ingilizlerle masaya oturmakta isteksiz davranmasaydı eğer (birkaç istisna dışında kürtler ankara hükümetine karşı hareket etmemiştir, ki o istisnalar da gene bölgedeki ankara ittifaklı aşiretler tarafından bastırılmıştır. ki isyan etselerdi eğer o dönem ankara'nın güney yolu tamamen savunmasızdı) türk ordusu yunan ordusunun karşısına yek vücut olarak çıkamazdı, dahası güneydoğu'da kazanılan gerilla mücadelesinin en önemli neticelerinde olan ankara antlaşmasına imza atılamaz, itilaf devletlerinden fransa'yı yanımıza çekemez, ingiltere'yi yunanistan'la tek başına bırakamazdık. bunu iyi kötü tarih bilgisine sahip herkes biliyor zaten. peki ya sonra? karşılık olarak 80 yıldır burunlarından getirdik kürtlerin. hoş, ne bok yediğini devlet de pek bilmiyordu, kimi zaman ılımlı davranıyor, kimi zaman da toplu katliamlara kalkışıyordu.
tüm bunlara rağmen kürtler türklerle birlikte hareket ettiler. hedef tüm türkiye halkını sömüren devlet ve rejimdi, kürt halkı türk halkıyla mücadeleye devam ediyordu. 72'de ilk darbe indi, 80'de türk-kürt ittifakı bizzat devlet tarafından bıçak gibi kesildi. kürtler ve türkler birbirinden uzaklaşmaya başladılar, koparıldılar. devlet ve pkk da buna çok güzel hizmet etti son 20 yılda. en sonunda gelinen süreç de budur. iş asimilasyon boyutunu da aştı, toplu katliamlara, zorunlu göçlere kadar vardırıldı. bu noktada kürtlerin tamamı ankara'dan ümitlerini kestiler, artık türkiye cumhuriyeti'nden bir beklentileri kalmadı. ve artık süreç dönülmez bir noktaya girmiştir bana göre hem iç politikadaki beceriksizlik, hem de kontol dışı dış gelişmeler ile. bugün hoşumuza gitse de, gitmese de kuzey ırak'daki kürt yönetimi devlet olma yolunda, buna en büyük katkıyı da türk burjuvazisi veriyor. türkiyeli kürtler de biliyoruz ki bu sürecin dışında isteseler de daha fazla kalamazlar. çünkü kendi ülkelerinde yabancı durumundalar, kendi ülkeleri denen türkiye kürtleri tamamen yoksaymakta.
bugün gelinen ve geri dönülemez nokta bizim böyük devletimizin eseridir beyler. vatan bölünmez filan diyenlere sözüm, geçin bunları.. vatanı vatan yapan üstündeki insanlardır ve siz bu insanların bir kısmına sırf kimliklerinden dolayı ikinci sınıf insan muamelesini layık görürseniz bu vatan pekala bölünür. kürtler ikinci kez kaderlerini tayin hakkını yeniden gözden geçirme noktasındalar, onları buna iten de bizim devletimizdir, bu noktada biz türk halkının yapması gereken kürtler adına konuşmayı bırakıp, kürtlerin özgürce karar vermelerini sağlamak ve verdikleri karar hangi yönde olursa olsun buna saygı duymak olmalıdır. benim yaptığım sadece bu.