Fenciydim ben. Benim konular gelince en yüksek puanları ben alırdım. (Şimdi ise hiçbir dersi kafam kaldırmıyor. Yoğunlaşamıyorum. Uğraşmak istemiyorum)
Okumam çok güzeldi. Ders kitaplarını sırayla okuduğumuz zamanlarda sıranın bana gelmesi için can atardım. (Şimdi ise yuvarlıyorum. Hoca bana okutmasın diye kafamı çeviriyorum. Heyecanlanıyorum)
Babam elektronik tamir dükkanı kapattığı için evde çok elektronik malzeme vardı. Bu fırsatı değerlendirip kendi çapımda icatlar çıkartıyordum. Hatta bir keresinde tubitak ın bu benim eserim yarışmasına gitmişti projem. Türkiye 68. Si olmuştum sanırım. Acaba o zamanlarda hangi sikimsonik proje birinci olmuştu? Papaz eriğini imam eriğine çeviren aparat o zamanlarda da var mıydı acaba? Eminim saçma şeyler 1.2.3. Olmuştur. (Şimdilerde tek başarım tuvaletin deliğine sürttürmeden, kesmeden sıçmak)
Bedavasitem vardı o zamanlar. Tr.gg alan adlı site yapabiliyorduk ücretsiz. Konuyu tam hatırlamıyorum ama bir konu hakkında web site yarışması vardı galiba. Heh hatırladım. Bulunduğumuz şehri tanıtmaktı. Belki de sadece tanıtmaktı ama ben web sitesi seçmiştim tanıtım yolu olarak. Boktan boktan projeler dereceye girmişti ama benim projem piç olmuştu. Hocaya vermiştim ama muhtemelen unuttu. Geç getirdin falan demişti diye hatırlıyorum. Arada kaynadım. Gönüllerde birinciydim. Ben de kendimi 1. Olarak kabullenmiştim. Sikimde değil ulan 1. Yim.
Bulunduğumuz şehirde 65 bin dev öğrenci projesi vardı. Onun kapsamında kitap falan satılıyordu destek olarak. Hocalar bize bu kitaplardan kitliyolardı. O kitaplar hala duruyor bende.
Fen dersindeydik yine bir gün. Masalar u şeklindeydi ve mermerdi. Sandalye ile arkama yaslanırken masanın altına kayıp düşmüştüm. iyi daşşak muhabbeti olmuştu. Bu olayı hala hatırlayan arkadaşlarım var.
Yine fen dersindeyken u masanın bi ucunda ben bi ucunda tunahan vardı. Karşılıklı birbirimizi güldürüyorduk ama konuyu hatırlamıyorum. Hoca tahtaya çıkartıp ikimize de birer tokat atmıştı. Hocanın eli resmen suratıma işlenmişti. Yansımasını suratımda saatlerde gezdirdim.
Ortaokul değildi, 4. Ya da 5. Sınıftaydık galiba ama bunu da anlatmam lazım çünkü aklımdan çıkmayan bi olay. Serdar hoca bilgisayar dersindeyken bilgisayarları açmayın bekleyin demişti sanırım. Gökhan ise bilgisayarı açtığı için dayak yemişti.
Not : eğitimde yerine göre dayağı destekliyorum. Şimdiki öğrencilere baktığınızda neden desteklediğimi anlayacaksınız. Saygı falan kalmamış. Ulan üzerinden seneler seneler geçmesine rağmen ilkokul, ortaokul hocalarımı görünce sigaramı saklıyorum ben.
Şimdi bana gelip senin çoluğunu çocuğunu öğretmeni döverse o zaman görürüm seni diyecek tipler olacak. Çocuğum olur da hak ederse öğretmeni vursun. Biz de yedik. Gerçekten nesil farkı ortada arkadaşlar. Şiddet bazen gerçekten çözüm olabiliyor.