kendimi anarşist olarak tanımlasam da, bu konuda akademik düzeyde bir tartışmaya girecek kadar teorik bilgiye sahip olmadığımı itiraf etmeliyim öncelikle... ama yine de bana kalırsa, anarşizm varlığını illa ki sosyalizm bayrağının altında devam ettirmek zorunda değil gibime geliyor. sosyalizm, kendi yorumladığım kadarıyla özellikle işçi sınıfının çıkarlarına hizmet eden bir sistemden ziyade, son tahlilde sınıfsız bir toplum yaratmayı savunur. işçi sınıfının öne çıkarılıyorsa bu kapitalist sistemde insanların ürettikleri değerlere yabancılaşmalarından, yoksa sosyalizm (ya da marksizm) burjuva sınıfının, bir kast sistemindeki gibi alt düzeyse varlığını devam ettirmesinden yana bir sistem değil (bildiğim kadarıyla tabii).
anarşizm'i ise çok farklı değerlendiriyorum. bir anarşist, işe önce insanların özünde iyi olduğunu düşünerek başlamalı. işçi de, burjuva da sistemin kurbanıdır benim gözümde, ikisi de aynı ölçüde kapana kısılmıştır. gereklilikler, insanın kendi özünü keşfetmesinin önünde en büyük engeldir. devletsiz, sistemsiz bir toplum eninde sonunda dengeye gelecektir, yeter ki bireyler böyle bir dünya'nın mümkün olduğuna inansın... en basitinden en komplikesine her türlü düzene ve onların devam etmesini sağlayan insanlara verilen refleksif, spontane tepkiler bu uyanışın ilk adımıdır diye düşünüyorum. anarşizm demek birey demektir, ve bireyin hayatının her alanındaki zincirlerden kurtulmak için, hiçbirini kayırmadan mücadele vermesi, düzen kelimesini sözlüğünden tümüyle çıkarması gerekir...
bu benim kendi anarşizm anlayışım. anarşizm'in tarihsel gelişimi konusunda, dediğim gibi çok bilgi sahibi değilim, sosyalizm'in bahçesinde yeşermiş olması fikri de beni rahatsız etmez; ancak anarşizm'in ifade etmesi gerektiğini düşündüğüm ideal, herşeyden önce düzensizlik özlemidir kanaatindeyim...
edit: cahil bir insandan daha tehlikeli biri varsa, o da cehaletinin farkında olmayandır... umarım bana anarşizm ile sosyalizm'in farkını ''bünyeme fazla yükleme yapmadan'' öğretmek isteyen arkadaş bunlardan biri değildir.