bir bayram öncesi onkoloji kliniğinde bir vizit. çoğu bir dahaki bayramı görüp göremeyeceğini bilmediğimiz hastalarla dolu. her insanın yüzünde ölümle yaşama dair çizgiler vardır ama onların yüzünde daha fazla.
umut vermek istersiniz hastalara şifa vermek bazen kendinize kalmayacağını bilseniz bile kendi umudunuzu vermek istersiniz onlara ama herkes kendi hayatını yaşar gerçeği... üzer insanı.
o vizitte kansere yenik son dönemlerini yaşadığı hastalığından bitap düşmüş bir kadın, vizitin rutin konuşmaları bittikten sonra titreyen ince ve yorgun bir sesle hocaya 'bayramı ailemle evimde geçirebilir miyim' diye sordu tutamadığı üç damla göz yaşıyla. adeta öleceğimi biliyorum yaşama ümidim yok, ama son bayramımı son anlarımı sevdiklerimle geçirmek istiyorum, en çok onları özleyeceğim öldüğümde dermişcesine...
kaç bayramı kalmış hayatlarımızın, kaç sonbaharı kaç tane kışı? elveda demeye hazır mıyız evden her çıkışımızda ardımızda bıraktığımız sevdiklerimize. çaresizce ölmek, ölümü kabullenmek zorunda kalmak. ölüm ya da ayrılık sebep ne olursa olsun yeterince sevdik mi onları doya doya sarılabildik mi, en kısa mesafeye giderken bile kokuları kalıyor mu üzerimizde sarıldıktan sonra.