sadece insanları değil. hayvanları değil. sadece bitkileri değil. bakterilere varana kadar. evrende varolan her şeyi öldürüp de sadece tanrı'yla başbaşa kalmak.
o zaman gözükür mü acaba bana? o zaman mutluluk denen şeyin bi gramını lütfeder mi o koca götlü bunak? haketmeyen milyarlarca yavşağa sunduğu, sunduğunu sandığı huzurun bi gramını sunar mı bana?
ve cevap verme lütfunda bulunur mu? "sor" der mi bana? "şimdiye kadar merak ettiğin her şeyi sor. mideni ve kalbini rahatsız eden her şeyi."
tüm canlılar öldürülmüş olduğu için de o leş kokusundan rahatsız olur mu? tıkamaya çalışır mı burnunu? eğer ki o pis kokudan rahatsız olup da burnunu tıkamaya çalışırsa sert bir tokat atarım tanrı'nın yüzüne. somut tokat olmaz bu. soyut olur. kulağının dibinde bağırırım;
"yıllardır, beş milyon yıldır bu leşin kokusuna alışık olan sen illa benim tüm canlıları öldürmemi mi bekledin? oysa ne çok beklemiştim seni. senin herkesi ve her şeyi öldürmeni. hatanı anlayıp da zararın yarısından dönmeni. ne çok beklemiştim senin olan bir şeyi. beklemiştim, gelsin diyordum sessizce. hiçbir şeyin ve hiç kimsenin gelmeyeceğini hissettiğimde ben gittim bu kez. dünyanın neden bu kadar büyük, insan denen canlının ise neden bu kadar küçük olduğunu hissettiğim için gittim.
evimi terkettim. okuduğum okullardan aldığım diplomaları yaktım. tüm kutsal mekanlara kustum. senin olan her şeyi hiçe çevirdim. gel ki sen ateistsin. anlamazsın bunu. anlayamazsın. senin tanrı'n yok.
kendimi bitiremedim ama. yetenklerimi ve zihnimi yok etmek için, kendimi kendi düşüncelerime gömmek için çabaladım. kan kustum. duvarlara tutunarak yürüdüm. insanlık, dedim çoğu kez. ölüyorum ben. lütfen yardım edin bana.
genç bir kıza gittim. sana aşık oldum dedim. güldü. biliyorum. bu bir soru cümlesi değildi. yine de kendimce bekledim. ki benim tek hatam beklemek oldu ey koca götlü bunak. anlıyor musun beni? ben hep bekledim. çocukluk yıllarımda beklediğim babamdı. annemi, beni ve kız kardeşimi terkedip giden babam. et yığını olan o adam!
babam sendin. babam; tanrı'mdı. senin somut halin terketti bizi. başladı hayal kırıklığım. sonra bir kız bekledim. genç bir kız. söyleyemediğim cümleleri anlasın diye. gözlerime bakıp, "evet. sen osun" diyebilecek bir kız.
olmadı. en nihayetinde seni bekledim. seni ve senin mucizeni. o da olmadı. o kadar meşguldün ki sen. o kadar yoğundun ki be!
bir tarafta tecavüzler, yalanlar, aldatmalar... gökyüzünde sen. o kadar boktan bir film dönüyordu ki yeryüzünde sen bundan sadistçe keyif alıyordun.
hayat; hardcore bir porno filmdi, ey koca götlü bunak! sen ise tahtında oturup da mastürbasyon yapıyordun.
bana denk geldiğinde ereksiyonun bitti. tahrik olamadın benim yaşantımla. sen ne dediysen ben tersini yaptım. yanlıştı çalışma stilin. metodun leş gibiydi. anlamadın beni. ben sen anladım. ama sen beni anlamadın. o yüzden tüm canlıları öldürdüm. o yüzden de yalnız kaldım. o yüzden de aslında seni de öldürdüm. şimdi bir sen varsın. bir de ben. ben kendimi de öldürerek seni öldürüyorum.