eşcinsellik

entry564 galeri video2
    55.
  1. konuya önce sigmun freud'un cinsiyet üzerine adlı kitapta söyledikleriyle başlayalım:
    ''dönüklerin*davranışı-dönüklerde aşağıdaki tipler ayırt edilir.

    a)kesin dönükler: kısaca diğer cinsten kimselere karşı ilgisiz kalanlar; diğer cins kendilerinde nefret uyandırır. bunlar anca kendi cinsinden olanı cinsel nesne* olarak algılarlar.eğer dönük erkekse, bu nefretten dolayı normal cinsel eylemde bulunma gücüne sahip olamaz ya da yapsa bile hiç tat alamaz.?!

    b)çift yaşayışlı dönükler(psikoseksüel hermafrodizm): kısaca nesne olarak ayırt etmeksizin cinslerden birini ya da ötekini alanlar.bu tip dönüklerde tek yanlı olmak karakteri yoktur.

    c)fırsat düştüğünde dönük olanlar: bu tip dönükler, belirli koşullar içinde(özellikle normal cinsel birleşme için gerekli nesneyi bulamadıklarında)ya da taklitçiliğe kapıldıkları için, kendi cinslerinden bir kimseyi cinsel nesne olarak kabul eder ve cinsel gereksinimlerini giderirler.

    cinselliklerinin özelliği üzerine kendi taşdıkları yargıya gelince, dönükler değişik biçimde davranırlar. kimilerinde dönüklük, libidosuna yön vermek kadar doğaldır. kimileri kendi dönüklükleri olgusuna karşı isyan halindedirler,bunu da marazi bir zorlama olarak duyarlar.*
    bu cinsel gösterilerin ortaya çıktığı yaşam dönemlerine göre de iki tip dönüklük ayırt edilir. kimilerinde dönüklük belleğin erişebileceği kadar uzun bir zaman var olmuş gibi görünür;kimilerinde ise erginlikten önce ya da sonra, belli bir zamanda kendini göstermiştir.

    dönüklük kuramı-dönüklük ilk önce doğuştan gelen bir sınır soysuzlaşması(dejenerasyon)belirtisi olarak kabul edilmiştir. bu, hekimlerin dönüklük gözlemledikleri ilk kimselerin sinir hastaları(nevropat)ya da hiç değilse sinir hastalarının bütün görüşlerine sahip kimseler olmaları ile açıklanmaktadır. bu tez ayrı ayrı yargılanması gereken iki savı içine almaktadır: birincisi, dönüklük doğuştan gelmedir;ikincisi,dönüklük bir soysuzlaşma belirtisidir.

    soysuzlaşma-soysuzlaşma terimimnin düşüncesizce kullanılması, her yerde olduğu gibi burada da itirazlara sebep olmaktadır.hastalık nedenleri açıça travmatik ve bulaşıcı olmayan her patolojik gösteriye, soysuzlaşma dmeye azar azar alışılmıştır. mangnanın soysuzlaşma sınıflamasına göre, sinir sistemiminin çalışmasının kusursuz olduğu hallere soysuzlaşma terimini uygulamak mümkün olmuştur. öyleyse bu yeni soysuzlaşma kavramının değeri ve kapsama alanı ne olabilir? şu iki durumda soysuzlaşmadan söz etmemek tercih edilebilir gibi görünmektedir:

    1-birlikte başka dönüklerde bulunmuyorsa,
    2-kişinin işlerinin ve etkinliklerinin tamamı ağır bozukluklara uğramamışsa.

    öyle ki,dönüklerin bu anlamda soysuzlaşmış kimseler olmadıkları şu olgular topluluğundan da bellidir:

    1-başka ağır sapıtmalar göstermeyten öznelerde dönüklüğe rastlanır.
    2-genel etkinliği bozulmamış, ahlâk ve zekâ gelişmeleri pek yüksek bir dereceye erişmiş olan öznelerde de dönüklük bulunur.
    3-klinikçilerinkinden daha genel bir görüş noktasından alınınca dönüklüğü bir soysuzlaşma belirtisi olarak anlamayı yasaklayan iki olgu kategorisiyle karşılaşılır:

    a)dönüklüğün sık sık görülmüş olan bir pratik olduğunu unurmamak gerekir, eskçağ uluslarında, uygarlıklarının en yüksek olduğu dönemde, dönüklüğün hemen hemen önemli bir kurum olduğu söylenebilir.

    b)dönüklük ilkel, vahşi kavimler arasında son derece yaygındır; oysa soysuzlaşma terimi genelde ileri uygarlıklar için kullanılır. hatta avrupa'nın çeşitli uygar uluslarında bile, ıkr ve iklim farklılıklarının, dönüklüğün sıklığı ya da azlığı konusunda ve ahlaki davranış üzerinde pek büyük bir etkisi vardır.''

    burada kısa keserek kendi yorumlarımı eklemek istiyorum:
    *bu kişiler direkt olarak eşcinselleri suçlar ve hakaret ederler, ancak asıl zarar verdikleri şey kendileridir.reddedişlerle ancak ve ancak bunun gerçekliğini geçiştirmeye çalışır ve bu onu beter bir duruma sürükler.

    freud'un bahsettiği üzere eşcinsellik insanlık var olduğundan beri var aslında, nasıl oluştuğuna dair çeşitli savlar var,benim kanaatim ise eşcinselliğin oluşmasını genler, iç ve dış şartlar ve tecrübeler belirlediğidir. nitekim hermafrodizm gibi hastalıklara genleri örnek gösterebiliriz.

    bunun dışında tecrübe edilen bir olaydır, aynı cins tarafından taciz veya tecavüze uğrama ya da karşı cinsle kurulan ilişkilerde tutarsızlık ve başarısızlık ve ayrıca karşı cinsle hiç ilişki kurulamaması da eşcinselliğe zemin hazırlar.

    toplumca bilmemiz gereken dönüklüğün bir tercihten ziyade biyolojik, fiziksel, sosyal ve psikolojik etkenlerce atanmış bir hastalık olduğudur.dalga geçmeyle kendinizi rahatlama sizi daha fazla sıkıntıya düşürecektir; zira ne kadar bağırırsanız o kadar sizin de buna meyilli olduğunuzu göreceğiniz su götürmez bir gerçektir.

    görüldüğü üzere kiminde birden çıkan bu hastalık kimilerinde zaten vardır ve yeni keşfede kimileri ise onunla doğmuş gibidir. yapmamız gereken kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymamızdır; ama ne yazık ki eline yüz sayfa kitap okumaktan aciz bir millet nasıl freud,adler ya da skinner okusun ki? sadece duydukları ile yetinir ve bir takım hakaretler savurur, freud'u her şeyi cinselliğe bağlayan bir deli olarak görürler.
    tekrar söylüyorum dönüklük adı verilen eşcinsellik biyo-kimya bozukluğundan kaynaklanan psikolojik bir rahatsızlıktır ve kaynağı psikolokik bozukluk olduğundan o insanları rencide ederek belki de başka hastalıkların tetiklenmesine neden oluyorsunuzdur, unutmayın bu hastalık bazen ani olarak gelebilir ve bir gün o dalga geçtiğiniz kişiyle aynı hastalığa kapıldığınızı görebilirsiniz.
    1 ...