bilal yavuz

entry16 galeri
    8.
  1. iNCELiKLERiN EFENDiSi
    1
    kuşu vefat eden çocuğa taziyeye giderdiniz
    rengarenk ebabiller yağardı gül şerbeti kıvamında
    hıçkırınca yavrular; namazlar, dualar kısaltırdınız
    mukaddes Tur-i Sina gibi mübarek sırtınızdan
    pak torunların inmek istemeyişi gönlüm, umarsız

    gözyaşlarının tadını iyi bilen mecalsiz diller hatrına
    geceler, gökadalarca çullanırken yüreğimin boynuna
    ruhumun çocukluğu ahlarken gövdemin nağrasında
    siz ki hizmetçilerinize dahi öf bile demeyendiniz
    söküğünüzü diker, karnınızda taşlarla gezerdiniz

    ayinlerinin kibriyle -piştim- der iken nice kavuklu
    günde en az yeştmiş defa; aşkla istiğfar ederdiniz
    cümle canlılardan; ezilen emekçilerin safındaydınız
    ortaya doğru yeşertip öğütleri kimseleri kırmazdınız
    kölelerin ki, azadı için hiçbir fırsatı kaçırmazdınız
    2
    anlatmaktan anlattığını yaşamayı kaçırmalar değildi
    yaşamaktan anlatmaya vaktinin kalmayışı sahih sevi
    ürkek tavşanların mahzun ceylanlarla buluştuğu
    altından saflıklar akan ırmaklar gibi bir geceydi
    zarif nehirlerin başını taştan taşa vura vura çağlayıp
    uçurumlardan şelale olarak atlarken ki nezaketi
    gibi bir havaydı hilalin şavkı vururken alın yazgımıza
    meltemlerin korosu, resmi törendi kulak zarlarında
    ve hasretin şu dağdan yumruğu gırtlağın yatağında
    ve zulüm… suskudan tükenen dilceler kördüğüm
    3
    vurulan masumların babasından kurşun parası isteyen
    otokratları şimdi hangi tarih kabul etsin hafızasına
    ey kalbimizin diktatörü siz diktayı bile güzelleştirirsiniz
    yeter ki bir işe başlayın, kılınçlar çiçek açar buzulda
    gitmeseydiniz, bitmeseydik, tutuşsaydık yağsaydık
    Mâşûk’u için kavrulan cehennem gibi küfür tepesine

    sessizliğiniz, aniden bastıran mutlak bebek gülüşleri
    durgunluğunuz, boraları çekip dindiren kadim kasırga
    dolaşırdınız, kuşlar uçardı sanki okyanusların dibinde
    canlar sizsiz, şimdi vadilerde şaşkın gezen dilsiz şuara...
    0 ...