başka bir şey bu ya öyle "eski buzdolabı", "eski bilgisayar" gibi önüne eski takınca eskimiyor. bugün bazı şarkılar bazı durumları tetikledi, onların amlarına koyam zaten. bu şarkılar olmasa unutmak da yaşamak da daha kolay olacak sanırım.
kıraç, seni de yazdım oğlum kötülerin listesine. insan insana bunu yapmaz bence.
fotoğraflara bakıyorum saatlerdir, "aldırma gönül" diyorum olmuyor, "hasretinle yandı gönlüm" diyorum gönlüm razı gelmiyor, "iki yıldır gelmez yarin haberi" diyorum gözlerim dolu dolu "gelmedi gitti bu yıl ilkbahar" diyor kıraç yeni yeni, mikailin de gözüne tüküreyim, böyle iş mi olur böyle görev bilinci, böyle sorumsuzluk olur mu derken "gurbet yolunda yarenlik olmaz" diyor.
aklıma düştü işte. fotoğraflar akıyor sanki power point sunumu yapıyorlar bana yaşanmışlıkları ve yaşanmışlıkların kekreliğini. naklen yayın, canımın yandığını benden başka bilen yok. yarın sabah işe gideceğim iki serum votka üzerine, gel de çalış hadi.
neyse, şimdi başka hikayeler yazıyor kalemlerimiz. bir zaman bir ihtimali vardı herşeyin çok güzel olmasının. ortak hayaller vardı, hayallerde çocuklar ve köpekler vardı. bir çocuklar, bir de köpeklerin hayali kaldı şimdi elde. yetmiş yaşında köpeklerle dolu bir evde yaşayıp çocukların başını okşayan bir amca görürseniz bir ege kasabasında gelin elimi falan öpün pezevenkler, o ben olacağım.
artık da sevmeyeceğim, bütün kabahat de benim. neyse, siktirin gidin hadi bu kadardı söyleyeceklerim.