Olayı uzun uzun ele alalım ve önce abd ile başlayalım.
Arkadaşlar amerika birleşik devletleri dediğimiz ülke ihracat şampiyonu bir süper güç olsa da esâsen fiîlen iflâs etmiş bir ülke durumunda çünkü tam 20 trilyon dolar dış borcu var. Bu borcun nasıl oluştuğu başka bir başlık konusu. Bu 20 trilyon dolar borcun 5 trilyon dolardan fazlası çin'e yapılmış bir borç. Abd şu an borcunu borçla kapatan bir ülke durumunda ve yaklaşık olarak 50 yıl sonra bunu başaramayıp iflâsını resmen açıklayacak. işte bu nedenden dolayı abd havadan konabileceği bir paraya ihtiyaç duymakta.
Venezuela ise değeri 40 trilyon dolar olan bir petrol rezervine sâhip, abd'nin arka bahçesi olan güney amerikada bulunan bir ülke. Adamlar zamanında ''lan bizde korkunç seviyede petrol var, neden üretmekle uğraşalım ki? Her şeyi satın alır keyfimize bakarız'' demiş ve bu mantıkla yaşamış. Domates ekmeyip satın almışlar, tekstilde gömlek üretmeyip satın almışlar, beyaz eşya yapmayıp satın almışlar vs vs. Bir insan gündelik yaşamda neye ihtiyaç duyuyorsa üretmeyip satın alma yoluna gitmişler petrole güvenip. Tabi o dönemler petrolün varil fiyatı 100 doların üstünde, para oluk oluk akmakta.
2010 yılında hugo chavez ülkesindeki abd menşeili petrol şirketlerini defedip her şeyi millîleştirdi. Sosyalist bir yönetim olarak peşinden de elektrik sıkıntısını gidermek için rusya ile nükleer santral anlaşması yaptı, tabi bu durum abd'yi çok kızdırdı. Hemen yanıbaşındaki venezuela'da rusya'nın söz sâhibi olmasını hazmedemedi ve önlemler aldı.
önce güney amerikadaki diğer ülkeleri tehdit ederek venezuela'dan petrol almalarını yasakladı, peşinden de yaptırımlar uygulamaya başladı. 2013 yılında da suudi arabistan, kuveyt ve birleşik arap emirlikleri gibi ülkelerle güçlü ilişkilerini kullanarak petrolün varil değerini 100 dolarlardan 35 dolarlara kadar düşürttü.
işte bunlar venezuela'yı hızla mevcut duruma getirdi. chavez sonrası başa gelen maduro da mevcut politikadan vazgeçmeyip abd'ye karşı tavır aldı ve hattâ israil'in kudüs'ü işgâl planına bm oylamasında şiddetle karşı çıktı, özgür filistin'i savundu. Böylece hızla türkiye-çin-hindistan-rusya-iran bloğuna kaydı, abd'ye açık açık direneceğinin mesajını verdi.
Tabi burda en güvendiği nokta rusya ve çin. Rusya bu süreçte askerî anlamda bombardıman uçakları yollarken çin de 7 milyar dolar kadar yardımı hibe ederek venezuela'ya destek çıktı ama tüm bunlar yetersiz elbette. 30 milyonluk venezuela'da hiçbir şey üretilmediği ve mevcut ham petrol bile adam gibi işlenemediği için gelir yok. Asgârî ücret 4 dolar seviyesinde ve buna karşılık enflasyon 40 bin kat fırlamış durumda. ekmek bile yapamıyor durumdalar.
ekonomik destek konusunda çin bir şekilde devreye giriyor yine. 40 trilyon dolarlık petrole abd'nin çökmesine engel olup dostu olan venezuela'nın petrolleri sâyesinde abd'nin kendisine olan 5 trilyon dolar borcu ödemesini istemiyor. Kezâ rusya da ezelî düşmanı abd'nin bu 40 trilyon dolar sâyesinde daha da güçlenmesini istemiyor.
Emin olun rusya ve çin'in desteği olmasa abd çoktan askerî bir müdahalede bulunmuştu. Bahâne de hazır, venezueladaki diktatör rejimi yıkıp demokrasi getirmek. Sormak lâzım venezuela diktatörlük ile yönetiliyor da suudi arabistan'da demokrasi çok mu var? Suudiler diktatörlükle yönetilmiyor mu? Artık dünyâ bu dolmayı yemediği için abd venezuela halkının daha da perişan görüntüler sergilemesini istiyor ve kendine haklılık payı çıkarmaya çalışıyor.
Abd için bir diğer sıkıntı da olası askerî müdahaleye rusya'nın ''böyle bir müdahale abd için felâket olur'' sözleri. Vladimir putin'in karşılık verip vermeyeceğini hâlâ kestiremiyor abd ve şartları daha da olgunlaştırmaya çalışıyor.
Müdahale bu yıl olacak arkadaşlar, bu kaçınılmaz. Suikast yoluyla başarılı olamayan abd en son gözünü karartıp venezuela'ya askerî müdahalede bulunacak. Rusya ve çin'in vereceği tepkiye göre olay 3.dünyâ savaşına döner mi dönmez mi müdahale sonrası göreceğiz.