beş hayat görürsün, "kaçırdım lan hayatı" dersin, bir başka beş hayat görürsün haline şükredersin. her ikisi de lüzumsuz mukayeseler: aslolan "ne yapmak istiyorum ve yapmak istediklerim için ne yapıyorum" sorusunu kendine sormaktır. kaçırılan şey hayat değil, kişinin kendi kendisiyle yapmaya korktuğu, çekindiği ya da ürperdiği o samimi muhabbettir.
bunu yapmadıktan sonra histirip gitmekten gayrı bir yol yok zaten...