oncelikle yazar aciklamak istedigi felsefesini ilk sayfalarda tanimladiktan sonra kitabin sonuna kadar ornekleme yaparak guzel bir anlatim yapmis.
simülakr : bir gerceklik olarak algilanmak isteyen gorunum. asil hakikatin yerine konulmak, yutturulmak istenen veri. matematiksel fonksiyonda x degiskeni.
simüle etmek : gercek olmayan bir seyi gercekmis gibi sunmak, gostermeye calismak.
simülasyon : bir araç, bir makine,bir sistem, bir olguya ozgu isleyis biciminin incelenme, gosterilme ya da aciklanma amaciyla bir maket ya da bir bilgisayar programi araciligiyla yapay bir sekilde yeniden uretilmesi. mat fonksiyonda f(x).
pseudoku.
bu veriler uzerinden simdiye kadar bir anlam yukledigimiz her seyi sorgulamamizi sagliyor. sozde asil hakikatin aslinda asla elde edilemeyecegini cunku insan eli, zekasi gibi yapay parametrelerin hakikatin icine girdiginde artik o hakikatin dogal kalamayacagini ve elde edemeyecegimizi soyler. ornek olarak, etnoloji ve antropoloji bilim insanlari simdiye kadar hic dis dunyadan bir insanla temas kurmamis bir kabileyi kesfederse ve kendilerini tanitip onlari incelemeye kalkarsa, o kabilenin öz sosyolojik ve evrimsel surecini baltalayacagi icin sozde asil hakikatin bozulacagini ve o kabilenin yeni parametrelerle ve bilgilerle(modern insanla tanismasi) cok daha farkli bir yola bas koyacagini soyler. ınsanoglu her gordugunu tanimlamak ve kontrol etmek zorunda hissetti yapisi geregi. dogadaki her veriyi ve kaynagi kendi cikarlarina kullanip, kendi dogrulariyla da icini rahat tutmaya calisti. dinler, ideolojiler ve dolayisiyla devlet duzenleri her zaman insani piramidin tepesinde olduguna inandirdi. boylece daha rahat ureyip, calip, oldurebilecekti. aslinda dert diye kendi enerjimizi tukettigimiz seyler ne kadar da onemsiz. etraf sonuclarla dolu, surekli hepimizin yuzune vuruluyor ama artik gormemezlik gelmeyi basarip umursamazlasmisiz ; kit kanaat gecinen insanlar, genel anlamda bagimli insanlar, bir hic ugruna politik terore kurban giden insanlar, konusabilse en aci serzenisi edecek doga ve hayvanlar...
"yük hayvanı olup insanlar için çalıştılar. deney hayvanı olup bilimin sorularını
yanıtlamaya zorlandılar. tüketim hayvanı olup sınai ete dönüştüler. psikolojik
rahatsızlıkları fizyolojik hastalıklara yol açmış hayvanlar olarak bugün bu
"psikoloji" terminolojisini bilmek ve kendi psikolojik yapıları ve bilinçaltla-rındaki
kötülükleri açıklamak durumundalar. onların başına bütün bu işleri açanlar
bizleriz. bizim yazgılarımızla hayvanla-rınki hep aynıdır. bu olay insanın,
ayrıcalıklı bir varlık olarak hayvandan önce geldiğini kabul ettirmeye çalışan
insan aklını bozguna uğratan acı bir rövanştır."
devlet duzeni altinda, kapitalizm altinda, hipergerceklige boguluyoruz. hayatimiz kisacikken, hakikati surekli degistirilen normlarin pesinden kosup anlamaya calisiyoruz. bu sorunsali irdeleyen, icine giren deliriyor . ırdeleyip ama icine girmeyen mutsuz oluyor. hic irdelemeyen ise hep mutlu kaliyor.
gelelim en buyuk ve en aci simulasyona, dini kitaplarda simulasyon kuramindan bahsedilir. aslinda kullarin, zafiri ve oyundan ibaret bir evrende oldugu ve kimin cenneti hak edip etmedigini 'sinandigi' yazar.
asil soru su : eger varsan, bu kadar sefalet ve izdirap icinde olan insan, cocuk, hayvan, bitki varken değdi mi gercekten bu simulasyon?
edit : cevirmen oguz adanir'in eline saglik ama bu kitabin daha iyi cevirebilinecegine inaniyorum.