ankara'da tuna caddesinde vardı bir tane. demir parmaklıklı kapısında ve çevrede logosu veya masonik bir sembol olmadığından dışarıdan ne olduğu anlaşılmazdı. bazı zamanlarda kapısında bir adam dururdu o kadar. civarda dolaşan fötr şapkalı ve şık takım elbiseli adamlar vardı. zaten bir yerde bu adamlardan birden fazla görürseniz veya bunlardan birini takip ederseniz sizi mutlaka locaya götürür. şu an kapatılmış gözüküyor ama sanırım. bilmiyorum. burada çalışan bir kız arkadaşım vardı o zamanlar. kız arkadaşım derken sevgilim değil, arkadaşımdı. uzun boylu, ince ve alımlı bir kızdı. tanışma hikayemiz de çok ilginçti. bu çok uzun konu o yüzden hiç girmeyeceğim. ayrıca şöyle ki; kendisi mason değildi, bunu belirtmem gerek. çünkü burada kadınlar mason olarak kabul edilmiyor. yani onlardan olmayıp orada çalışan bir kişiydi sadece. gerisini ben de bilmiyordum açıkçası. birkaç kez buluştuğumuzda yaptığı iş hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştım ama konuyu hep kapattı ya da başka şeylerden bahsetti. bir de arada oradaki adamlar misafir olarak geliyordu evine. bir gün bana onları evde beklemesi gerektiğini söyleyip ayrılmıştı oturduğumuz mekandan. takip etmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim. ertesi gün bir konuda benden yardım istemişti ve yardımcı olmuştum. ardından o gün beni eve davet etmişti, kabul etmedim. nedense aklıma eyes wide shut'taki sahneler geldi. bence oturup birer kahve içecektik ama etmedim işte. bunlar hep illuminati yüzünden oluyor. yoksa gidecektim. neyse. belki de şu an burada olmayacaktım ve bedenim masonik bir ritüelde kurban edilecekti. bu da bir ihtimal. bence iyi yaptım.