senaryo, oyunculuk, psikolojik derinlik, sanat yönetimi, kurgu, müzik ve her şeyiyle on numara beş yıldız dizi. şiir gibi akıyor, özgürce kanatlanıyor tüm ön yargıların, komplekslerin ve ikiyüzlülüklerin üstünde. temeli lgbt'li bireyler gibi görünse de alt metin bunu da aşıp insanın kendini arayışı, buluşu, kabullenişi ve yaşayışı olduğundan bireyseli aşan feci toplumsal sorgulamalara götürüyor ki insanı, tadından yenmez bir bağımsız sinema festivali ziyafeti yaşatıyor her sezon. böyle her şeyiyle derin, kaliteli ve heyecan verici projeleri izleyince insana bir yaratım ilhamı da geliyor ki fevkaladenin fevkinde kozmik bir etkileşim ve coşkun titreşim başlıyor bireysel yaratıcılık evreninde.
misal mindhunter'daki holden ford , american crime storyThe assassination of Gianni Versace 'deki andrew cunanan gibi ikiyüzlü, aşağılık kompleksli, hem kendine hem çevresine zarar karakterlerin araftaki karanlığının izdüşümleriyle oluşmuş gay stereotype'ı üstüne de öyle bir düşündürüyor ki; oradaki olamamışlılığın korkak yansıtmalarını , olma yolundaki cesur yüzleşmelerle ters yüz ederek çok büyük iş yapıyor. hem de müzikleri, şiirsel geçişleri ve çılgın sahiciliği ile eğlendirerek bunu başarıyor. örneğin, kendisi de gay olan chuck palahniukgörünmez canavarlar, invisible monsters kitabında bunun yanından bile geçememişti ki kendisi yeraltı edebiyatı'nın çok satan makbül yazarı. bu bile sistemiçi yani kendini bulamamış bireyciklerden oluşan toplumun; ikiyüzlü , kompleksli stereotypelarının makyajlı yansımalarının ne yeraltı edebiyatı ne de gerçek bir edebiyat olamayacağının kanıtı oluyor ki bu da transparent gibi özgür, cesur, bağımsız ruhlu işlerin bonus farkındalığı.