açı

entry86 galeri
    60.
  1. her an aklından geçen ve geçtikçe gülümseteni vardı. ve haliyle her an mütebessüm biri olmuştu.
    uzaktadır çok uzakta...
    her görüşmede ruhunu öyle sarıyor, öyle sevgisinden emin kılıyor ki; tebessümkar olmamak ne mümkün...
    biliyor onun da oralarda, en zor şartlarda, vatani görevin yapılacağı en ağır ortamda dahi kendini hatırlayınca gülümsediğini.
    gülümsediğinde gülümsediğimden emin ol demişti...
    kahvesinden aldığı yudumu ağırca yutup tadını sindirirken yüzündeki gülümseyişin müsebbibinin resmini sehpaya incitmeden koyarken çalan kapıyı açmak üzere koridora yöneldi.
    tam burada kucaklayıp mutluluktan uçururken 57 gün sonra hiç ayrılmamak üzere birleşeceklerinin sözünü vermişti. koridordan her geçiş o güne bir yaklaşıştı.
    kapının açılmasıyla beliren şapkanın üzerindeki ay-yıldızı, sonrasında üzgün, bitkin ve metanetle dünyanın en zor işini yaptığının bilincinde olan yüzü...
    sonrasında...
    her an hatırlayış...
    her an gülümseyiş...
    ama... her biri bir öncekinden daha acı olan gülümseyiş...

    her acı gülümseyiş; yüzüne tebessüm, damarlarına zehir veriyor, yüreğini dilik dilik ediyordu.
    0 ...