dudaklarımız birbirine değdi, gözlerimiz kapandı, beynimizde sanki kulaklarımızı sağır edercesine büyüyen ağustos böceklerinin tekdüze şarkısından başka bir şey kalmamıştı etrafta. uzayan öpüşler, yakıcı öpücükler, geride bırakılmış yılların ve yıkılan engellerin öpücükleri.