becermemektir efendim, belki de insan ilişkilerinde sanıldığı kadar iyi olmadığınızın kanıtıdır. Birini ne arkadaş, ne dost ne de sevgili kefesine koyamamaktır. Arada kalmaktır. Herkesin mi başına gelir acep diye düşündürür. Seçim yapamamak terazinin kararsızlığından değildir. Aslında tanım yapmayı sevmez bu bünye, yaşadıklarına isim de bulmaz, hissettiklerini de söylemez. Ruhsuzun biridir, olabildiğine soğuk kanlı. Bir de güçlü sanılır çok. Aman da aman tam ego tatmini. Sonra bir soru gelir akla. Şimdi bu benim neyimdi diye. Böyle saçma salak bir şey geliyorsa insanın aklına bilinir ki hep karşı cinsle ilgilidir sual. Ateşle barut bildiğin. Arkadaş olması doğaları gereği zor. Her ne kadar biz arkadaşız dostuz denilse de. imkansız değil ama. Belki de imkansız bilemem.
Kafadaki soruya cevap aransa da bulunamaz. Ne dostumdur ne arkadaşım. Sevgilimse hiç değildir. Hangi kefeye konmasını istediğini de bulamazsın bir türlü. Tek bildiğin kalbinin kırıldığıdır yardım etmeye çalışırken. Belki de senin yardım dediğin onun için cezadan öteye gidememiştir.
ille tanım mı gereklidir ikili ilişkilerde? Tanımlayamayınca buraya kadar mıdır? Son cümle hep allah'a emanet mi olmak zorundadır.
Arkadaşım ol birlikte güldüğüm, dostum ol birlikte ağlayabildiğim, sevgilim ol sonsuz inanabileceğim.* Çünkü her şeyden birazdı belki de istenilen, belki sonsuz güven, gülmekti belki, belki gerektiğinde ağlayabilmek. Ve hepsi sadece birinde daha özel ve güzeldi. Zamansızdı bu tanım ve sadece bir kişiye özel olacaktı.
Bu bünye tanım yapmayı sevmiyor işte, belki de beceremiyor. Ondandır. Evet evet kesin ondan.
Son olarak
bana bitmeyen bir tek şey söyle
söyle, sonsuza inanayım...