ortadoğu ve anadolu için konuşacak olursak eğer osmanlıdan kaynaklıdır. şöyle ki, osmanlı devletinin son dönemlerinde ekonomik ve siyasi olarak zayıf kalması, reformları kaçırması tebaasını eğitmesini ve kalkındırmasını mümkün kılmamıştır. bundan dolayı göreceli olarak geç yıkılan ve fiilen bitmiş bir imparatorluk altında yaşayan insanlar gelişemediler.
osmanlı yıkıldıktan sonra ise birçok müslüman ülke zaten farklı devletlerin sömürgesine girdi. yani durumun pek değiştiğini söyleyemeyiz, yine sistematik cahillik ve geri bırakılmış oldu kaderleri. bu zinciri bir tek türkiye kırmıştır. cumhuriyeti kendi mücadelesi ile kazanması ve ardından gelen inkılaplar bunu bir nebze sağlamıştır. lakin ulu önder atamızın vefatının ardından ve ikinci dünya savaşı vesilesi ile bunlar tamamına erdirilememiş, yarım kalmıştır. bu durum tabii olarak birçok zaaf yaratmış ve yine türkiyenin buradan yıpratılmasına sebebiyet vermiştir.
bu süreçleri avrupadaki birçok ülke bir şekilde doğal yollar ile yaşarken maalesef türkiye tepeden inme bir şekilde yaşamak durumunda kalmıştır. çünkü tebaanın bunu talep etmesi öncelikle o seviye sınırına ulaşmış olması gerekir, bizim cumhuriyet tarihimizde hiçbir dönemde böyle bir durum sözkonusu olmamıştır. burada eğer tepeden inen uygulanan inkılap doğru planlanmaz ve uygulamasında eksiklikler yaşanırsa başarısız olur ve neticelendirilemez. türkiyede yaşanan birçok problemin ana kaynağı budur. zaman zaman uygulanan değişim hareketlerinin tepeden inmesi, planlama ve stratejik hatalar ve uygulamadaki başarısızlık.